♡ LILY'NİN BAKIŞ AÇISI ♡ Şaşkın yüzümü görmüş olmalı ki açıkladı: "Yurt odandan çıkan farklı tipler." Sonia için yurda girip çıkan çocukları görmüş olmalı. Ama bu onun için neden bir sorun olsun ki ve yurt odama girip çıkan çocukları nereden biliyor? Ah, doğru ya Shelly'nin yurdu benimkinin karşısında ve onu oraya sık sık gizlice girerken gördüm. Sonia sürekli farklı çocukları odamıza getiriyor. Belki de onların benim çocuklarım olduğunu düşünüyor, harika, belki de herkes aynı şeyi düşünüyor. Bu konuda Sonia ile konuşmalıyım, sorun olmaya başladı. Zaten beni dinleyecek de değil, anlaşamıyoruz. "Böyle kendi dünyanda olduğunda aslında biraz şirinsin biliyor musun?" dedi alçak sesle, beni öyle hazırlıksız yakaladı ki neredeyse duymadım. Sanki duymamam gerekiyormuş gibiydi. Yanlış mı duydum yoksa Asher bana şirin mi dedi? Olamaz, rüya görüyor olmalıyım. O pislik bana her zaman çirkin ve şişman derdi. Yani kıvrımlıyım ama şişman olmaya yakın bile değilim. "Bana ne dedin?" diye sordum şok içinde. Ağzım bir balık gibi açık ve göz kürelerim yuvalarından fırlamaya hazır bir şekilde komik görünmüş olmalıyım. Tavrı değişti, gözlerini büyüterek kendini toparladı. Rahatça geriye yaslandı ve sırtını sandalyeye dayadı, sonra bana bir bakış attı. "Sana uzun süre bakamam dedim, o kadar iğrençsin ki gözlerim yanıyor." diye homurdandı iğrenircesine bir yüz ifadesi takınarak. Kötü bir şey kokluyormuş gibi burnunu kırıştırdı. Vay canına! Bu kadar çirkin olduğumu bilmiyordum. Özgüvenim yerle bir oldu. Saçımı toplamamış ve bu sabah taramamış olmamdan mı kaynaklanıyor? Ama fırçaladım ve saçım pek kabarmıyor. Yani, makyaj yapmadığımı biliyorum, o yüzden belki de bütün gece ders çalışmaktan kaynaklanan koyu halkalarımdandır? Dış görünüşün hakkında bu kadar çok düşünmeyi bırak Lily, sana ilk kez böyle dediği değil. Evet ama onu her duyduğumda hissettiğim acı ve kırgınlığı durdurmuyor. Başkaları benimle dalga geçtiğinde o kadar acıtmıyor ama Asher'la ilgili bir şey var ki o kelimeleri onun ağzından duymak benim için daha zor oluyor. "Bana dik dik bakmayı kes lanet olasıca sapık, iğrençsin!" diye bağırdı öğrencilerin dikkatini çekecek kadar yüksek sesle. Hala ona baktığımın farkında değildim. Herkes bana gülerken beni işaret etmeye başladı. Çok utanç verici! Hızlıca başım eğik bir şekilde arkamı döndüm. Gözlerim yaşarmış bir şekilde kendimi ağlamamaya zorladım. Ağlama, ağlama diye kendi kendime tekrar ettim. Ders biter bitmez hızlıca kalktım, sandalyeler bacaklarımla geriye ittiğimde gıcırdadı. Çantamı aldım ve omzuma attım, ayaklarım sandalyelerin etrafında hızla hareket ederek kapıya doğru ilerledim. Elim zaten tokmaktaydı ki aniden kıçıma soğuk suyun geldiğini hissettim, utanç verici bir çığlık attım ve arkamı döndüğümde Asher ve arkadaşlarının güldüğünü, onun ise elinde boş bir su şişesi tuttuğunu gördüm. "Sanırım biraz işedin!" dedi şimdi ıslak olan arka tarafımı işaret ederek. Çok olgunca. Suyun bacaklarımdan aşağı süzülerek ıslak bir iz bıraktığını hissettiğimde utanç duygusu beni ele geçirdi. Zaten bütün arka tarafımın sırılsıklam olduğunu biliyordum, bu yüzden bakmama gerek yoktu. Bana doğru yaklaştı ve eğilerek kulağıma fısıldadı. Nefesi gıdıklıyordu, bu da vücudumun istenmeyen bir şekilde titremesine neden oldu. Kalbim zıpladı, nefesim bir sonraki hamlesini beklerken tıkandı. "Bir dahaki sefere o eteği giyme seni olduğundan daha şişman gösteriyor." diye belirtti derin sesi. Bu eteği birinci sınıftayken almıştım ve o zamanlar neredeyse hiç kalçam yoktu. Ama şimdi daha geniş kalçalara sahibim, bu da eteğin üzerime ikinci bir deri gibi yapışmasına neden oluyor. Dizlerimin ortasına kadar geliyordu ve ince bacaklarımı sergiliyordu. İçimde kaynayan öfkeyi bastırırken yumruğum sıkıldı ve açıldı. Pişman olacağım bir şey söylemekten başka bir şey istemiyordum ama bir şey söylemekten kaçındım. Sadece işleri daha da kötüleştirecek ve daha utanç verici bir ceza ile baş başa kalacaktım. Yenilgiyi kabullenerek iç çektim ve tek kelime etmeden ayrıldım. Yolda bazı öğrencilere çarparak hızlıca tuvalete koştum. Göğsümde çarpan kalbimle tuvalet kabinini kapattım ve kapıyı kilitledim. Kapalı tuvaletin üzerine oturdum ve çantamı kucağıma koydum. Tuttuğum gözyaşları sonunda aşağı süzülmeye başladı ve tam teşekküllü hıçkırıklara dönüştü. Allah'ım Asher'dan nefret ediyorum. Neden bu kadar kötü olmak zorunda? Ona hiçbir şey yapmadım. Gözlerimden yaşlar boşalmaya başladı.