Anthony Banyoya girdim ve duşun altına geçtim. Jace, eğer öğrenirse beni öldürecekti. Ama ben onu seviyordum. Her zaman sevmiştim ve şimdi ona daha da aşığım. Kapımın çaldığını duydum, bu yüzden duşu kapattım. "Kim o?" "Kahretsin dostum, hala duşta mısın?" "Birkaç telefon görüşmesi yapıyordum. Bir dakika içinde aşağıda olurum." "Güzel, ızgara yandı, bira dışarıda ve diğerleri de birazdan burada olacak." "Tamam." Duştan sonra dolap aynasının önünde durdum ve göğsüme baktım. Göğsümde yaklaşık dört tane emzik vardı. Asla kimsenin tenimde iz bırakmasına izin vermezdim. Onun istediği her şeyi yapmasına izin verirdim. Gömleğimi giydim ve çıktım. Jace'i arka bahçede buldum. Soğutucudan bir bira aldım ve yanına oturdum. "Annene ne oldu?" "Babam yalan söyledi. Sadece Callie'yi görmek istedi ve bu iyi gitmedi." "Kahretsin, bu kötü, değil mi?" "Anlıyorum, Callie'ye avukat olmayacağını söylediğinde söyledikleri şeyler, bana söylediklerinden daha kötüydü." "Callie şimdi ne yapıyor?" "Tasarımcı ve inanılmaz derecede iyi." Birinin seslendiğini duyduk. "Arka bahçedeyiz." Kapının açıldığını gördüm ve Mark, Chris, David, Alice ve diğerleri içeri girdi. Artık tam bir partiydi, saat yediye yaklaşıyordu ve insanlar gelmeye başladığında Jace'e baktım. Kapıyı izliyordum, onun gelmesini bekliyordum. Arka kapıya dönük oturmuş Mark ile konuşurken, onun evden çıktığını gördüm. Tam o anda birinin kollarını bana doladığını hissettim. Callie'nin yüzündeki ifadeyi gördüm ve hemen ayağa kalktım. "Hey Anthony, buraya geldiğini söylemedin." "Rachel, lütfen beni rahat bırak." Uzaklaştım ve onu bıraktım. Başka bir bira almaya gittim ve orada duran bir adam bana baktı. "Oradaki ateşli kız kim?" Etrafta oldukça fazla kadın vardı ama hiçbiri benim Callie'min eline su dökemezdi. "Kim?" "Kısa boylu, kahverengi saçlı, şortlu ve mavi tişörtlü. Bu gece o kalçaya dokunmak isterdim. Vahşi bir seks yapacak gibi duruyor." "Ne dediğinin farkında mısın?" "Sakin ol dostum, eğer onu istiyorsan, tamam. O kalçayı takım olarak ele geçirebiliriz." Onu o kadar hızlı bir şekilde boğazından yakaladım ki, birayı düşürdü. "Ne dediğinin farkında mısın?" "Bırak beni." Jace yanıma koştu. "Anth, bırak onu, öldürme." "Ona az önce ne söylediğini tekrar etmesini söyle; aslında, eğer sen söylersen, o lanet olası dişlerini ağzından sökerim." "Ne dedin Jason?" "Sadece mavi tişörtlü kız hakkında soru sordum." "Söyleyecek çok ilginç şeyleri vardı." "Benim küçük kız kardeşim hakkında mı konuşuyordunuz? Hepsine baktı. Bir şeyi açıklığa kavuşturayım: Oradaki Benim küçük kız kardeşim, birisi bir şey denemeye kalkarsa, geberirsiniz, anladınız mı, eğer ben öldürmezsem, o benim adıma yapacak, Anladınız mı?". Onu bıraktım. "Siktir olup git buradan." Callie Odamda oturmaktan sıkılmıştım. Arka bahçeye adım attığımda, ilk gördüğüm kişi oydu, sonra Rachel, Allah kahretsin. Alice ile konuşuyordum, Anthony'nin birini yakaladığını gördüm. Ona bakmadım ama her şeyi duydum. Anthony'nin kötü bir öfkesi olduğunu biliyordum. Rachel'ın bana doğru geldiğini gördüm. "Hey Callie, seni görmek güzel." "Hey Rachel, nasılsın?" "Oh, iyiyim. Sanırım zaten duydun." "Neyi duydum?" diye sordum, ilgileniyormuş gibi yaparak. "Anthony ve ben birlikteyiz." Alice bana, sonra da ona baktı. "Gerçekten mi, bu güzel." Gözlerindeki kötücül bakışı gördüm, saklayamadı. Alice bana baktı. "Ah, lütfen Rachel, bunun doğru olmadığını biliyorum." "Nereden bilebilirsin Alice? Ayrıca, dün gece onunla birlikteydim, git ona kendin sor." "Peki, soracağım." "Anthony, canım, bir dakika gelir misin?" Herkese baktı ama bana bakmadı. "Hey Alice, seni görmek güzel. Ne oldu?" "Rachel, ikinizin dün gece birlikte olduğunuzu ve bir ilişkiniz olduğunu itiraf etti" diye üsteledi. Göz göze geldik. "Sana zaten söyledim Rachel, saçmalamayı bırak. Dün gece kız arkadaşımlaydım" "Dün gece kimse yoktu" dedi ona bakarak. "Odamdaydı" dedi gözleri benim üzerimde. "Afedersiniz." Onları bıraktım ve kardeşime doğru yöneldim. "Cipi ödünç ver, anahtarlar nerede?" "Kapının yanındaki masanın üzerinde, dikkatli ol. Callie, yardıma ihtiyacın olursa, beni veya Anthony'yi ara, orada oluruz." Onu yanaklarından öptüm ve gülümsedim. "Seni her zaman aramıyor muyum?" Tekrar eve girdim ve odama çıktım. Üzerimi değiştirdim, çantamı aldım ve çıktım. Ön kapıdan adımımı attığım anda durdum; orada biri duruyordu. "Allah kahretsin, Anthony, beni korkuttun." Yanıma geldi ve yüzümdeki birkaç asi saçı itti. Bu basit dokunuş, onun ellerine yaslanmama neden oldu ve o sadece bana gülümsedi. "Hey bebeğim, nereye gidiyorsun?" "Sadece gezintiye çıkıyorum." "Henüz ayrılamam yoksa Jace anlayacak. Bana biraz zaman ver" "Tamam" Araba yolundan aşağı yürüdüm, Cipe bindim ve şehre doğru yola koyuldum. Güzel bir sürüşe ihtiyacım vardı. Lisenin ve lokantanın önünden geçtim. Durdum ve bir burger ve milkshake aldım. Burası en iyi burgerlere sahip. Tekrar Cipe bindim ve eski takılma yerime gittim. Eski bir köprüydü. Burada her zaman birileri olurdu. Cipi park ettim ve tanıdığım birkaç kişi daha gördüm. Onlara el salladım ve sadece orada oturup yemeğimi yedim. Jace ve Anthony'nin partisi asla iyi olmazdı. Her zaman gürültülü olurdu. Anthony Parti tüm hızıyla devam ediyordu. Son üç saattir Rachel'dan kaçınmaya çalışıyordum ve bu işe yaramıyordu. Jace yarı sarhoştu ve bana baktığını gördüm. "Neler oluyor Anth?" "Ne demek istiyorsun?" "Anth, biz en iyi arkadaşız. Seni uzun zamandır tanıyorum ve kadınları asla reddetmediğini biliyorum. Ve bütün gece Rachel'dan kaçınıyorsun." "Çok yapışkan, ayrıca başka birini görüyorum." "İşte benim oğlum",