Judy'nin Ağzından "Haklıydın," diye duyduğunu duydum arkadaşlarından birinin. "Burada çalışıyor. Bu çok iyi olacak." "Hey, eskort kız, bize bir masa ayırır mısın yoksa sadece bize mi bakacaksın?" Eskort kız mı? Menüleri masaya bıraktım ve her birinin oturmasını bekledim. "Ben eskort değilim. Lütfen oturun." Her birinin önüne bira koymak için masaya eğildiğimde, bir tanesi kalçamı yakaladı. Tüm vücudumun donduğunu hissettim. "Bu küçük üniforma sana yakışıyor. Ya çıkarıp altında ne olduğuna baksak?" Masadan geri çekilirken tüm vücudum ısındı, elini düşürmeye zorladım. "Bana dokunma," dedim her birine yüksek sesle. "Hadi ama, Judy. Erkekleri memnun etmek için burada değil misin?" diye sordu arkadaşlarından bir diğeri. "O zaman gel de bizi memnun et. Kucağıma otur." Dudaklarımı birbirine bastırdım. "Ben eskort değilim," dedim onlara son kez. "Ben garsonum." "Bu işi güzelliğin sayesinde aldın," diye kıkırdadı içlerinden biri. "Müdür senin yeteneklerini umursamadı. Müşterilerle flört edip ona çok para kazandırıp kazandıramayacağını umursadı. Üniformanın altında ne olduğunu görmeme ve kucağıma oturmana izin verirsen sana iyi bir bahşiş vermeye razıyım." Sözlerinden kanımın donduğunu hissettim. "Gel buraya güzelim," dedi, kucağını sıvazlayıp bana göz kırptı. Sadece ona baktım, inanamayarak. Ne yapacağımı görmek için beni izleyen Ethan'a baktım. Nasıl olur da arkadaşlarının benimle böyle konuşmasına izin verirdi? Bir zamanlar, buna asla izin vermezdi. Gözlerinde şehvetle bana bakan herkesi yumruklardı. Şimdi, sanki umursamıyormuş gibi davranıyordu. "Bu biranın tamamını içersen sana 10 bin dolar veririm," diye sordu arkadaşlarından biri. Ağzım neredeyse açılıyordu. "Ne?" diye sordum. "Beni duydun," diye cevapladı. "Bu biranın tamamını içersen 10 bin dolar alırsın." "Eğer biralarımızın hepsini içersen her birimiz sana 10 bin dolar veririz," dedi bir başkası. Biraya baktım sonra adamlara. Gözlerim bir kez daha Ethan'a takıldı; kaşlarını kaldırdı, cevabımı bekliyordu. Gururumu yutkunarak masaya doğru yürüdüm ve bardaklardan birini kaptım. Biradan gerçekten hoşlanmıyordum ama para paraydı ve Ethan'ın arkadaşlarının zengin olduğunu ve bu türden bir parayı kolayca ödeyebileceklerini biliyordum. Babamı hapisten çıkarmak ve borcunu ödemek için nakde ihtiyacım vardı. Bardağı dudaklarıma götürdüm ve sıvının boğazımdan aşağı akmasına izin verdim. Acı tadı karşısında yüzümü buruşturdum ama bardak boşalana kadar kendimi zorlamaya devam ettim. Bardağın içeriğini içerken arkadaşları tezahürat yapıp şarkı söylüyordu. Bardağı tezgaha çarptım ve birasını bana kaydıran bir sonraki adama baktım, yaparken göz kırptı. Onun birasını da içtim. Üçüncü bardağın ancak yarısına gelmiştim ki bileğimin etrafında sıkı bir tutuş hissettim ve çekilerek uzaklaştırıldım. Ethan'ın arkadaşlarının yuhaladığını ve partiyi bozan olduğunu söylediğini duydum. Ethan'ın beni nereye götürdüğü hakkında hiçbir fikrim yoktu; dışarıya ulaşana kadar sessizdi, sonra bana öfkeyle bakmak için döndü. "Teklifimi kabul et ve bu aptallığı bırak," diye emretti. "Senin metresin olmayacağım, Ethan," dedim, gözlerimi kısarak, kafam biradan dolayı bulanıktı. "Bunu unutabilirsin." "Bunun yerine küçük bir sürtük gibi mi davranmak istersin?" Dişlerinin arasından sordu. "Orada çok gülünç görünüyordun!" "Neden umursuyorsun? Nişanlın var. Bu benim özel meselem ve özel meselem artık seni içermiyor." "Sen hala benimsin, Judy. Her zaman benim olacaksın," diye homurdandı. Saçmalığına gülmek istedim ama aynı zamanda ağlamak da istedim. Bir zamanlar çok tatlıydı; bu adamı sevmekle 2 yıldan fazla zaman geçirdim. Şimdi karşımda dururken, onun bir yabancı olduğunu fark ettim. "Senin değilim," dedim, sesimin hissettiğimden daha güçlü çıktığına sevinerek. Acı bir kahkaha attı. "Peki, umrumda değil, istersen bir fahişe ol," diye homurdandı. "Bacaklarını para için aç, çünkü tek işe yaradığın şey bu-" Kendimi durduramadan, elim savruldu ve yanağına çarparak yüksek bir tokat sesi çıkardı. Sıçramadı ama boğazımı yakalamaya giderken daha da sinirlendi. Boynuma baktığında dondu ve yüzünden rengin aktığını izledim. "Ne bok," diye tısladı. Çenemi yakaladı ve kafamı yana doğru çekti. "O bir aşk ısırığı mı?" Bu sabah giyinirken Gavin'in geçen gece bende bıraktığı aşk ısırığının hala orada olduğunu fark ettim. Soluyordu ama görünürdü. "Öyleyse ne olmuş yani?" diye sordum. Çenemi bıraktı ve bana buz gibi bir bakış attı. "Kimle beraberdin sen?" "Bu seni ilgilendirmez," diye karşılık verdim. Arkamı dönüp gidecekken kolumu yakaladı, beni tekrar ona dönmeye zorlarken acıdan inledim. "Lanet olası sorumu cevapla, Judy! Kimle beraberdin?!" Dişlerimin arasından, "Gavin. Gelecekteki kayınpederin. Mutlu oldun mu şimdi?" diye cevapladım. Beni bıraktı ve kahkaha attı. "Şaka mı yapıyorsun? Böyle saçma bir hikaye uydurmana gerek yok," dedi Ethan kahkaha nöbeti geçirirken. Yakınlardan daha fazla kahkaha sesi duydum ve Ethan'ın arkadaşlarının etrafıma toplandığını fark ettim. "Judy gibi bir kızla asla ilgilenmezdi. Gavin Landry'den mi bahsediyor? Onun standartları var." "Evet, Judy bir sürtük ve Gavin bir Lycan başkanı. İmkansız," diye güldü başka bir arkadaş. "Ciddiyim," dedim, kollarımı göğsümde kavuşturarak. Bu sefer Ethan boğazımı yakaladı ve bakışı neredeyse ölümcül oldu. "Beni aptal yerine koymayı bırak ve bana doğruyu söyle," diye homurdandı. "Gavin senin gibi birini asla istemezdi. Sen hiç kimsesin. Onun dünyasına uymuyorsun." Elleri boğazımı sıktığı için nefes alamıyordum, bu yüzden cevap veremedim. "Şimdi, dediğimi yapsan ve aldığım eve taşınsan nasıl olur? Evlendikten sonra, geceleri seni sık sık göreceğim ve o güzel bacaklarını sadece benim için açabilirsin-" Yakınlardan yüksek bir korna sesi duyuldu, bu da Ethan'ın boynumdaki tutuşunu bırakmasına neden oldu. Öksürdüm ve boynumu ovuştururken, bizi bölen kişiye öfkeyle baktı. Siyah Bently'ye baktım ve kapı açıldığında kaşlarımı çattım. Gavin'in arkada oturduğunu ve gözlerinin bende olduğunu görünce şaşkınlıkla nefesim kesildi. "Bin," diye emretti. İnanamayarak ona baktım. "Sana bir daha sormayacağım, Judy," dedi dişlerinin arasından. Araca doğru hızla ilerleyip içeri girerken ve kapıyı arkamdan kapatırken Ethan'ın şaşkın bakışlarını hissettim. "Sür," diye şoföre emretti. "Emredersiniz, efendim." Araba hareket etmeye başladı; Ethan kaldırımda duruyordu; ağzı neredeyse açık kalmıştı. Arkadaşları da aynı derecede şaşkındı. Gavin bana baktı ve yanaklarımın kızardığını hissettim. "Eski nişanlını kıskandırmak için beni mi kullanıyorsun?"