Üçüncü Bölüm •ALEXANDER• Oturma odasına giren muhteşem kadına gözlerimi diktiğimde ağzım açık kaldı. Uzun ve gür parlak kırmızı saçları, sivri bir burnu ve öpülesi görünen doğal kırmızı dudakları vardı. Onu tam bir serseri gibi gösteren bir septum piercing'i vardı. Alt dudağının kenarında da bir halka piercing vardı. Düz beyaz bir tişört ve botlarla kargo pantolon giymişti. Böyle bir toplantı için giyiniş tarzından, insanların onun hakkında ne düşündüğünü zerre umursamadığını zaten anlayabiliyordum. Kendinden emin görünüyordu ve yaydığı aura, sonunda onunla evlenirsem başımın belada olacağını söylüyordu. "Herkese merhaba; umarım çok geç kalmadım." dedi sakız çiğnerken ve ebeveynlerinin yanına oturdu. "Geç kalmadın canım. Tam zamanında geldin." Annem gülümseyerek cevapladı. "Bu benim müstakbel eşim mi?" diye sordu baştan aşağı beni süzerken ve elektrik mavisi gözlerinin yoğunluğu altında kıvrandım. "Evet, evleneceğin kişi o." Bay Wilson cevapladı ve o tiksintiyle bana baktı. "Ondan hoşlanmadım. Çok yakışıklı ve ben yakışıklı erkeklerden nefret ederim. Genellikle kaba ve saygısız ve kendileriyle çok dolu oluyorlar." dedi ve ben onun yorumuna gözlerimi devirdim. "Eh, duygular karşılıklı. Sen benim takıldığım kadın kategorisine girmiyorsun. Sana on üzerinden bir puan verecek olsam, 1 olurdun." diye karşılık verdim ve öfkeyle suratını astı. "Sen bir aptalsın!" diye hakaret etti ve ben kıkırdadım. "Bunu birçok kez duyuyorum, o yüzden artık yeni bir şey değil," diye yanıtladım ve tam cevap verecekken, etkileşimimizi sessizce izleyen ebeveynleri onu durdurdu. "Yeter artık! İlk kez tanışıyorsunuz ve şimdiden birbirinizden hoşlanmıyor ve kavga ediyorsunuz. Evlendiğinizde ve birlikte yaşamaya başladığınızda böyle mi olacaksınız?" Bayan Wilson birkaç saniye sonra sordu ve ben alay ettim. "Elbette bu aptalla evlenmeyeceğim. O kaba ve saygısız." dedi kız ve ben soğuk bir şekilde gülümsedim. "Ve ben kesinlikle senin gibi bir sürtükle evlenmeyeceğim." diye mırıldandım ve birbirimize nefretle baktık. "Yeter artık! İkiniz de çocuk gibi davranmayı bırakıp yetişkin gibi davranmaya başlamalısınız!" Annem davranışlarımızdan bıktığında bağırdı. "Kesinlikle, evleneceksiniz ve olgun davranmalı ve birbirinize tahammül etmelisiniz. Evlilik dediğin şey de bu zaten." dedi Bayan Wilson ve ne zaman alay ettiğimi fark etmedim. "Onunla evlenmek zorunda mıyım? Evlenmemde ısrar ediyorsanız, benim için ondan çok daha iyi olan başka iyi ve terbiyeli hanımefendiler de seçebilirsiniz. Bu deli!" diye patladım ve o bana gözlerini devirdi. "Ben deliysem, sen delisin!" diye karşılık verdi ve tiksintiyle tısladım. "Onunla evleneceksin, istesen de istemesen de. Ayrıca, bunu sadece senin için değil, aynı zamanda profesyonel bağımızı güçlendirmek ve endüstrilerimizi daha yüksek bir seviyeye çıkarmak için de yapıyoruz." dedi babam ve iç çektim. Elbette, iş! Aptal ben neden bunu düşünmedim? Şirketimiz için her şeyi yapacağım için yenilgiyi kabul ettim; ailem bunu biliyordu. İşletmemizi güçlendirmek için bir cadıyla evlenmem gerekirse, öyle olsun. "Onunla evleneceğim. Şimdi mutlu musunuz?" diye sessizce söyledim ama herkes beni duydu ve yüzlerinde gülümsemeler belirdi, beni boğmak ister gibi bakan nişanlı cadı hariç. "Çok fazla sevinmeyin, yine de; ben bunu sadece şirketimize tutku duyduğum için yapıyorum. Ama eğer çok ileri giderse, onu boşamaktan çekinmeyeceğim." diye belirttim ve ailem sanki planlamış gibi aynı anda gözlerini devirdi. "Sen ne dersen o olur oğlum. İkiniz evlendiğiniz sürece." dedi annem. "Er... Bu aptalla evlenmeyi kabul ettiğimi hatırlamıyorum. Karar verme hakkı benim de var, unutmayın?" Cadı konuştu ama annesi başka bir şey söyleyemeden ona baktı. "Onunla evleneceksin. Herhangi bir şey için yapmıyorsan, zor durumdaki işimiz için yap. Buna ihtiyacımız olduğunu biliyorsun." dedi babası ve kendi kendine bir şeyler mırıldandı. "Sözde işten bile hoşlanmıyorum ve onunla hiçbir ilgim olmayacak." diye kendi kendine söylendi. "Pekala, onunla evleneceğim, ama bu sadece sen ve babam çaresiz olduğunuz için. Ama önce, bana bir şey söz vermeli." dedi ve gözlerimin içine baktı. Ah! Henüz evli değiliz ve benden sözler almaya başlamamı istiyor. Benden ne söz vermemi istiyor? Sözleri yerine getirecek zamanım ve gücüm yok. "Ne istiyorsun?" diye sordum gözlerimi devirerek. Neden yapmamın zor olacağı bir şey isteyeceği hissi vardı anlamadım. "Onun ne kadar bir kadın avcısı olduğunu duydum; etek giyen her şeyle yattığına dair oldukça bir ünü var..." diyordu ki, araya girdim. "Ben buradayım, o yüzden yüzüme söyle. Ve evet, bu doğru, ama seninle yatmazdım yine de. Benim sikim sadece seksi, göğüsleri, kalçaları ve doğru yerlerde kıvrımları olan kadınlara özel ve sen bu kategorilerden hiçbirine girmiyorsun. Sen bir kadından çok erkek gibisin." dedim ve bana sırıttı. Şimdi söylediğim her şey cehennemin dibinden uydurulmuş yalanlardı. O, birlikte olduğum herhangi bir kadından daha güzeldi ve bu büyük bir şeydi çünkü bazıları etten çok plastikten yapılmış olsa bile çok güzel olan üst düzey modellerle birlikte oldum. "Ben de seninle yatmak istemezdim, eminim küçük bir sikin var ve bu yüzden bir kadınla birlikte olamıyorsun. İlk seferden sonra ne kadar küçük olduğunu görmelerini istemiyorsun." diye karşılık verdi ve yüzümde bir sırıtma belirdi. "Gerçekten mi? Neden buraya gelip ne kadar büyük olduğunu öğrenmiyorsun?" diye sordum ona bakarken ve kasıklarımda, küçük etkileşimimizde pantolonumda hareket etmeden duramayan sikime işaret ettim. "Yeter artık! Ağzınızda filtre yok mu? Her geçen saniye küfürler savuruyorsunuz." diye azarladı Bayan Wilson ve pişmanmış gibi davranmaya çalışarak yere baktım ama sırıtma hala yüzümdeydi. "Günümüzün çocukları. Bir cümlede küfür etmeden yapamıyorlar." diye ekledi Bay Wilson. "Bunu bırakalım." Babam konuştu. "Scarlett, bir şarttan bahsediyordun..." "Evet, bir aptal tarafından sözüm kesilmeden önce söylemek istediğim şey..." dedi bana bakarak ama artık aramızdaki yaşlılara saygısızlık etmek istemediğim için sessiz kaldım. "Söylemek istediğim şey, fahişelerinden hiçbirini eve getirmesini istemiyorum. Evin dışında onlarla ne isterse yapabilir ama asla içeride değil. Birlikte yattığı o çirkin sürtükleri görmek istemiyorum." "Oh, bu kolay; eminim bunu yapabilir. Hatta başka kadınlarla hiç yatmayacak." dedi babam ve şaşkınlıkla ona baktım. "Bunu benim için sen karar veremezsin." diye tersledim. Scarlett'e döndüm ve ona geniş bir sırıtış gösterdim. "Başka kadınları eve getirmeyeceğim ama babamın sana söylediği hiçbir şeyi dinleme çünkü buna bağlı kalmayacağım. Yoksa seninle evlenecek." "Bu benim için sorun değil o zaman. Sikini başka deliklere sokmaya devam edebilirsin, yeter ki benimki olmasın." diye karşılık verdi. "Hadi düğüne başlayalım, olur mu?"