Arthur'un Bakış Açısı Akşam yemeği Alicia için çok garip ve rahatsız edici geçiyor çünkü neler olduğunu anlayamıyor. Bu sadece inanamadığı bir şey. Birkaç müstehcen mesajla onu heyecanlandıran adamın kuzeni olması imkansız. Ona çok saçma geliyor ve inanmak istemiyor. Annesi hastanedeki iş arkadaşı hakkında bir şeyler söylüyor ama Alicia dinlemiyor çünkü Jason tam karşısında oturuyor ve sürekli ona bakışlar atıyor. O da utangaç bakışlarından bazılarıyla karşılık veriyor çünkü bu ifşa karşısında iğrenmeyi bile başaramıyor. Adam kuzeni ama bu, aklını kurcalayan tek şey değil. O güzel, uzun parmaklarını saran damarları ve onları süsleyen yüzükleri düşünüyor. O lanet eller yüzünden ona mesaj atmaya başlamıştı. "Sonra bana verilen bir hastaya bakmaya çalıştı ve bu beni sinirlendirdi..." Alicia, Jason'ın ayakkabısının ucunun hafifçe kendi ayakkabısına değdiğini hissedince annesinin ne dediğini anlamadı. Yukarı baktı ve Jason da ona bakıyordu. Sonra sanki masanın altında ayak oyunu başlatmamış gibi Alicia'nın annesine döndü. Alicia kendini bakmaktan alıkoyamadı. Gözüne kestirdiği en yakışıklı adam karşısında oturmuş, annesine iş arkadaşı hakkında daha fazla hikaye anlatırken gülümsüyordu. Muhteşem yeşil gözleri boş tabağını taradıktan sonra onu kenara itti. Alicia yutkundu, yemeğiyle oynuyordu ama aklından geçen tek şey paylaştıkları mesajlardı. Onların bir anlamı yok muydu? Sadece yabancı oldukları için eğleniyorlar mıydı? Kuzen olduklarını biliyor muydu? İmkansız, değil mi? Ama onu o kadar çok özlediğini, onu görmek için gelmek zorunda kaldığını söylemişti. Açıkçası, Alicia kafası karışık çünkü olan biteni anlamıyor. İçinde bulunduğu durum için makul bir açıklama yok. Bütün yaz boyunca mesajlaştığı, tanımadığı bir yabancı nasıl olur da evine gelip kuzeni olduğunu iddia eder. Bu çok saçma geliyor ama annesi babasının tarafından olduğunu söylemişti. Bu yüzden bunun doğru olma ihtimali var çünkü babasının akrabaları hakkında pek bir şey bilmiyordu. Gözleri hala Jason'ın keskin çenesindeyken ağzına bir turşu attı. O kadar keskin ki parmağını kesebilirdi ve bu daha da iyi çünkü annesine dönük, bu yüzden yandan görünüşü onu adeta mırıldanmaya teşvik ediyor. Derin bir nefes verdi, bacaklarını nedensiz yere birbirine kenetledi ama içi ısınıyordu. Utanıyordu da çünkü cinsel içerikli şeyler söylediği adam şimdi karşısındaydı ve annesinin şakalarına gülüyordu. Alicia sersemlemiş hissediyor, göğsünde ve bacaklarının arasında bir tür ağrı hissediyor ve bu onu bacaklarını daha da sıkı kapatmaya itiyor. Jason'ın vücudunu ve tişörtünün üst bedeninin her santimini nasıl sardığını ve eşofman altının pipisinin hatlarını pek de gizlemediğini süzüyor. Bu şekilde olduğu için, akrabası olan biri için aptalca bir şekilde azgın davrandığı için iğrenme hissetmek istiyor ama bu gelmiyor, gelmiyor işte. Allah kahretsin, yemek masasının etrafındaki boş tabakları toplamaya başlamak için döndüğünde, siyah şortu ve pembe atletini süzdüğü bakışlarını bile saklamadığında yanıyormuş gibi hissediyor. "Yorgunum. Alicia, lütfen Jason'a temizlikte yardım et ve sohbet et. Gece 12'de vardiyam var, bu yüzden üç saat bile uyuyamam. İyi geceler ikinize." Kadın böyle diyor ve odasına giden merdivenleri çıkıyor. Kapısı kapandığında, odadaki iki yetişkinin etrafını ağır bir sessizlik sarıyor. Bu açıkça garip, rahatsız edici bir sessizlik. Alicia ağırlığını bir bacağından diğerine aktarıyor ve sakince masayı toplamaya yardım etmek için Jason'a yaklaşıyor. Bir süre birbirlerine hiçbir şey söylemiyorlar. Sonunda ikisi de yan yana durup sırtlarını mutfak tezgahına yaslıyorlar. Alicia gözlerini dolaplara dikerek meşgul görünmeye çalışıyor ama kafasını Jason'a doğru çevirmeden edemiyor ve o zaten ona bakıyor. Vücudundan yayılan ısıyı hissedebiliyor. Etrafları çok sessiz ve odada sadece nefes alışlarının sesi duyuluyor. Alicia bir şeyler söylemek istiyor, daha fazla açıklama istiyor. Neler olup bittiğini anlamak istiyor çünkü hiçbir şey mantıklı gelmiyor ama aynı zamanda onun kendisini mutfak tezgahına sertçe bastırmasını ve kendisine mesajlarda söylediği şeyleri ağzından duymak istiyor. "Jaso-" Adını bitiremeden o önünde duruyor, iki eli de tezgahın kenarında duruyor. Ondan çok daha uzun ama biraz eğiliyor, böylece göz hizasında oluyorlar. "Ne? Ne söylemek istedin?" Alicia derin bir nefes alıyor ve telefonda duyduğu ses tonunun tadını çıkarıyor. Derin, havadar sesi aniden daha derin ve daha sert geliyor ve bu da vücudunun içinde bir şeyleri gıdıklayan o sesi hissetmek umuduyla vücudunu onunkine yaklaştırmak istemesine neden oluyor. Onunla daha fazla konuştuğunda vücudunun arzuyla titreme dürtüsüyle doluyor. Göz göze geliyor ve bakışlarını vücutları arasındaki boşluğa çeviriyor. Oradaki boşluğu sevmiyor ve o boşluğu tamamen yok etmek için daha da yaklaşmak istiyor ama gerçekte asla cesur biri olmamıştı. Mesajlarda azgın, 19 yaşında bir bakireydi ama gerçek hayatta çok utangaçtı. "Alicia..." Ona bakıyor, gözleri imkansız derecede yavaş bir şekilde dudaklarında ve sonra burnundaki piercing'e kayıyor. Ona yakışıyor, onunla gerçekten iyi görünüyor. Çok çekici ve onun üzerinde yükselmek yerine göz hizasında olduğu için bacaklarının titrememesi imkansız ve bu daha da samimi hissettiriyor. Kafası karmakarışık. "Gerçekten sen misin? O- yaz." Ne söylediğini bilmiyor, gergin çünkü onun o kişi olmamasını diliyor. Hakkında en kirli fantezileri ve hayalleri kurduğu kişinin kuzeni olmasını istemiyor. "Evet. Gerçekten benim, yalan söylemiyorum." Alicia gözlerini kırpıştırdı, yana döndü, annesinin sihirli bir şekilde orada olmadığından, ona ve sözde kuzenine birbirlerinin yüzüne çok yakın bir şekilde bakmadığından emin olmak için bir an merdivenlere baktı. "Sana inanmıyorum." Jason kıkırdadı ve Alicia'nın gücenmesi gerekirdi çünkü onunla alay ediyormuş gibi geliyordu ama onun gülüşünü çekici buluyor ve taze naneli nefesini yüzünde hissetmesi aynı anda farklı, açıklanamayan şeyler hissetmesine neden oluyor. Ellerinin yanlarına yapışmış olmasını sevmiyor. Uzatıp onu yakalamak ve bunun gerçekten doğru olup olmadığını doğrulamak istiyor. Bir keresinde telefonda söylediği şeyin doğru olup olmadığını, güzel, kalın, uzun bir pipisi olup olmadığını. Bunu doğrulamak istiyor ve neredeyse bunu doğrulamak için elini eşofmanının beline doğru uzatıyordu ki küçük bir kahkaha ile onu gerçekliğe geri döndürdü. "Ben olduğumu nasıl kanıtlayabilirim? Söyle ve yapacağım." Alicia düşünüyor ve aklına bir fikir geliyor. "O gece sen- Ughmm..." Utangaç. Her zaman sayısız mesaj ve arama yoluyla söylediği gibi söyleyebileceğini sanıyordu ama dili tutulmuş hissediyor. Jason'ın ellerinden birinin uzanıp boğazının kenarını sardığını görüyor ve boynuna biraz baskı uyguladığını hissettiğinde hafifçe nefesi kesiliyor. "Bak, istemediğim tek şey, istediğini söyleyememen. Mesajlarda paylaştığımız Alicia'yı, yaz boyunca edindiğim Alicia'yı istiyorum. Seni arabadan bir şey alırken araba bagajıma eğmeni istediğini, pipimi sana yedirmemi istediğini nasıl kanıtlamamı istersin?" İsa aşkına, o. Oh, kesinlikle o. Alicia düşünüyor ve yanakları alev alev yanıyor ve ne zaman tişörtünün ucunu çekiştirmeye başladığını, göğüsleri birbirine değene kadar onu kendine çektiğini bilmiyor ve alt dudağını ağzına alıyor, gözleri daha önce sahip olduğu masum bakıştan daha seksi bir şeye dönüşüyor. "Neden bütün hafta beni görmezden geldin?"