Matthew ofisinin kapısını açtığında, Andrew'in sandalyeden düştüğünü gördü.
Telaşla yanına koştu ve oğlunu yakaladı.
Andrew soğuk terler dökmeye başladı, yüzü bembeyaz olmuştu.
Ancak, Matthew'in buz gibi bakışlarıyla karşılaşınca işler daha da kötüleşti. Andrew dudaklarını ısırdı ve gözlerini kaçırdı.
"Ne arıyorsun?"
"Ben..."
Andrew dişlerini sıktı, tek kelime bile edemedi.
Yalan söylemesin
















