"Geri dönmelisin Bayan Clarke. O garaj kapısını asla açamazsın." Gale'in sesindeki ton, Giselle'e Halpern ailesinin yanında hiçbir söz hakkı olmadığını hatırlatıyordu. "Öyle mi dersin?" Giselle, bakışlarını Gale'e çevirerek sordu. Gale, onun için yolun sonu olduğunu düşünerek alaycı bir şekilde sırıttı. "O parmak izi okuyucu, Astoria'nın en iyi güvenlik şirketi tarafından Bay Halpern için özel olarak yapıldı. Onun parmak izi olmadan o kilidi açman imkansız, yani..." Giselle'in yakındaki yangın baltasına uzanmasıyla Gale'in sözleri yarım kaldı. Baltayı şöyle bir süzdü, sonra meydan okuyan bir bakışla Gale'e döndü. "Gerçekten mi? Hiç mi yolu yok diyorsun?" Giselle'in ne yapmaya niyetlendiğini anlayan Gale'in içini karanlık bir his kapladı. "Sen ne-" Gale daha cümlesini bitiremeden Giselle, tüm gücüyle baltayı o paha biçilmez kilide indirdi. Balta parmak izi okuyucuya çarptığında kulakları sağır eden bir gümbürtü koptu. Kırılan cihazdan şimşekler çaktı, kıvılcımlar saçıldı. Parmak izi okuyucu devre dışı kalınca garaj kapısı tereyağından kıl çeker gibi açıldı. İçeride, göz alabildiğine uzanan lüks arabalar sıralanmıştı. O arabalardan birinin fiyatı, sıradan bir aileyi on yıl boyunca geçindirmeye yeterdi. Gale ise, Giselle'in bu pervasızlığı karşısında şaşkınlıktan küçük dilini yutmuş, garajın içine aval aval bakıyordu. "Hmm, düşündüğümden de kolaymış," diyen Giselle, baltayı yerde sürükleyerek garaja girdi. Jake'ten boşanmak mümkün değilse, onun karısı olmanın tüm avantajlarından faydalanacaktı. Kocasının inanılmaz derecede zengin olduğunu kabul etmek zorundaydı. Garajda, daha önce adını bile duymadığı lüks arabalar vardı. <Kahrolası pis zenginler! Bu kadar servetleri varken, hâlâ benden 155 milyon doları koparmaya çalışıyorlar!> Jake'e olan borcunu ödemek için sabırsızlanan Giselle'in gözü, hemen kırmızı bir Ferrari'ye takıldı. Ardından, çenesi hâlâ yerde olan Gale'e döndü. "Araba anahtarlarını getir." Ancak Gale, duydukları karşısında sersemlemiş bir haldeydi ve tepki veremiyordu. Giselle sırıtarak baltayı omzuna attı. "Yoksa anahtarları kendim mi alayım?" Giselle'in bu sözleri üzerine Gale'in yüzü bembeyaz kesildi, omzundaki baltayı görünce kalbi ağzına geldi. Giselle'in Jake'in gözbebeği arabasını parçalayacağı düşüncesiyle alnından terler boşanmaya başladı. "Ş-şey, anahtarlar bende," diye kekeledi. "Hemen size bir şoför ayarlayayım." "Gerek yok. Ehliyetim var," diye araya girdi Giselle ve baltayı Gale'e doğru fırlattı. Sonra, hızla kilidi açık arabaya bindi. Hiç tereddüt etmeden gaza bastı ve yıldırım hızıyla garajdan çıktı. <Aşkın canı cehenneme! Ben para kazanmaya gidiyorum!> Giselle dikiz aynasından kendi yansımasına baktı. Dağınık saçları ve uzun perçemleri yüzünün neredeyse yarısını kapatıyordu. Burnunun üzerinde de siyah çerçeveli kalın bir gözlük vardı. Bu haliyle, gerçekte nasıl göründüğünü kimse tahmin edemezdi. Giselle, küçükken Clarke ailesi tarafından kırsala gönderilmişti. Yarım yıl önce şehre geri döndüğünde ise, kız kardeşi onu güzelleştirmek için hiçbir çaba göstermemişti. Baştan aşağıya, özgüvensiz ve ezik bir görüntü sergiliyordu. Ama görünüşünü değiştirmeye niyeti yoktu. Bir oyunculuk ajansıyla anlaşmıştı ve birkaç film projesine imza atmıştı. Eğer bu görüntüsünden kurtulursa, oyuncu olduğu ortaya çıkardı. Yanılmıyorsa, okuduğu akademide onu bekleyen "kazançlı bir fırsat" vardı.