NORA Babamın en yakın arkadaşını takip etmek, takip sayılmaz, değil mi? Kendime böyle diyorum, arabamda gözlerimden ayrılmayan bir dürbünle otururken. Bu, 18 yaşında birinin bir Cuma gecesi yapması için tamamen akla yatkın bir şey. Hiç de çılgınca değil. Gerçek şu ki, kiraya verdiği oda için kimsenin gelip gelmeyeceğini görmek için bekliyorum. Kiralamayı planladığım odayı. Ethan kampüse oldukça yakın yaşıyor, bu yüzden eminim ki ilgilenen bir sürü insan olacaktır ve onlardan herhangi birinin odayı almasına izin veremem. Başka genç bir kızın ona bu kadar yakın yaşaması düşüncesi bile dişlerimi gıcırdatıyor. Bu olamaz. Siyah Jeep'inin garaja girdiğini görür görmez, rahat bir nefes alıyorum ve tüm gerginliğin benden akıp gitmesine izin veriyorum. Onu görmek bile beni mutlu ediyor. Sokak lambaları onu tamamen aydınlatacak kadar parlak değil, ama açık kahverengi saçlarını ve geniş omuzlarını görmeme yetiyor. Ön kapısına doğru yürüyüşünü izliyorum, herhangi birinin sadece yürüyerek nasıl bu kadar seksi görünebileceğine hayret ediyorum. Çok kendinden emin ve güçlü görünüyor ve koltuğumda biraz kıpırdanmaktan kendimi alamıyorum. İçeri girdikten sonra, kendimi beklemeye zorluyorum. Eve gelir gelmez içeri dalıp gidemem. Çok bariz görünecek. Popomu biraz daha hareket ettirerek rahatlamaya çalışıyorum, ama onu gördükten sonra sırılsıklam oldum ve başka bir şeye odaklanmakta gerçekten zorlanıyorum. Bir hareket gözüme çarpıyor ve dikkatimi Ethan'ın evine geri veriyorum. Perdeleri kapatmamış ve odasının uzunluğunu adımladığını görebiliyorum. Cep telefonuyla biriyle konuşuyor ve ah, tatlı Allah'ım, tişörtünü çıkarmış. Büyütülmüş tüm o kasların üzerinde gözlerimi gezdirirken küçük bir inilti benden kaçıyor. Dürbün, ona dokunacak kadar yakınmış gibi gösteriyor ve tek düşünebildiğim vücudumu o sert etin her yerine sürmek. Bunu yapma kararını bilinçli olarak vermeden, sağ elim iç bacağımdan yukarı doğru hareket ediyor ve eteğimin altına dalıyor. Kısa bir an için, nerede olduğumu hatırlıyorum. Gerçekten bunu yapacak mıyım? Gerçekten park halindeki bir arabada dürbünle gözlerime bastırarak mastürbasyon yapacak mıyım? Parmaklarım ıslak külotlarımın altına doğru kayıyor ve evet, kesinlikle yapacağımı söylüyor. Sırılsıklamın ötesindeyim ve parmağım kolayca içeri kayıyor. Nefes alışım hızlanırken dürbünü daha sıkı kavrıyorum. Ethan adımlamayı bırakmış ve pencereye doğru dönmüş. Beni göremediğini biliyorum. Benim yönüme bile bakmıyor, ama yine de bir heyecan içimden geçiyor ve klitorisimi daha hızlı ovmaya başlıyorum. Allah'ım, vücudu bir güzellik harikası. Gözlerim, karın kasları belirginleşmiş karnında geziniyor, sonra göğüs kaslarına ve geniş omuzlarına geri dönüyor. Elimi daha hızlı çalıştırırken, orgazmın başlangıcını şimdiden hissetmeye başlıyorum. Tam üzerime gelmeye başlarken, dürbünü yüzünü görebilmek için kaldırıyorum. Yanaklarındaki altın rengi sakallar, dolgun, öpülesi dudakları ve muhteşem yeşil gözlerini gördüğümde, adını boş arabama inliyorum ve beni titretmeden bırakmayan bir şiddetle boşalıyorum. Tembelce klitorisimi ovuyorum, zevkin küçük artçı şoklarını tüm vücuduma gönderdiğinde inliyorum. Dürbünü düşürürken, camlarımın buğulandığını fark ediyorum. Allah'ım, sanki burada ağır bir şekilde öpüşüyormuşum gibi görünüyor. Hayır, Ethan'ın iyi komşuları, sadece sizin güzel sokağınızda park halindeyken arabamda kendimi beceriyordum. Kıkırdamaya başlar başlamaz, duramıyorum. Kendimi kontrol altına aldığımda, gözlerimden yaşlar akıyor ve akıl sağlığımdan endişelenmeye başlıyorum. Yaşlı bir adama tamamen takıntılı hale geldiğinizde ve kendinizi onun için bakire tuttuğunuzda olan budur. Çıldırırsınız! Ama tüm bunlar değişmek üzere. Bu odayı kiralayacağım ve Ethan'ı kendimin yapacağım. Yakında, o muhteşem adamı pencerede becereceğim ve arabamda artık yalnız seanslar olmayacak. Bir gülümsemeyle, eteğimi aşağı çekiyorum ve kapıyı açıyorum. Tam o bana bakarken penceresine bakıyorum ve bana verdiği geniş gülümseme omurgamdan aşağı yukarı bir heyecan dalgası gönderiyor. Kapısına vardığımda, aramayı zaten bitirmiş ve orada sadece bir kot pantolonla duruyor. Bir an konuşamıyorum. Tek yapabildiğim o muhteşem vücuduna bakmak ve salya akıtmamayı ummak. Gözlerimi yüzüne getirmeyi başardığımda, yeşil gözlerinde çok eğlenmiş bir ifade var. İçindeki ateşi de fark etmeden edemiyorum, saklamaya çalışsa bile. Çok kısa bir süre için gözleri vücudumda geziniyor ve sütyensiz göğüslerimi ve giydiğim kısa eteği incelediğini biliyorum. Ne yazık ki, bunlardan hiçbirini yapmıyor. Bunun yerine, gözlerini tekrar benimkilere getiriyor ve bana büyük bir gülümseme vererek beni içeri buyur ediyor. "Neler yapıyorsun, Nora?" Giydiği tişörtü alıp tekrar üzerine atarken hayal kırıklığımı gizlememeye çalışıyorum. O muhteşem vücudun, her seferinde mükemmel bir santim kaybolarak görüş alanından kaybolmasını izliyorum. Ona geri baktığımda, gülmemeye çalışıyormuş gibi görünüyor. Cehalet numarası yapıyorum ve gidip koltuğuna oturuyorum. Diğer ucuna oturuyor ve beni görebilmek için vücudunu eğiyor, kollarını koltuğun yanına ve arkasına dayıyor ve ayak bileğini dizine koyuyor. Umutsuzca emeklemek ve kucağına oturmak istiyorum, ama olduğum yerde kalmak için kendimi topluyorum. Beni bekleyerek kaşını kaldırıyor. "Şey, seninle bir şey hakkında konuşmak istedim," diyorum, aniden çok, çok gerginleşerek. "Her şey yolunda mı?" Bana biraz endişeli bakıyor ve sonra ekliyor, "Yüzün çok kızarmış görünüyor. İyi misin?"