NORA Allah kahretsin, az önce benim tangama mı boşaldı? Bu ihtimal beni o kadar heyecanlandırıyor ki, yerimde duramıyorum. Islak tangamı çamaşır sepetine attığımda yüzündeki şaşkın ifade çok sevimliydi. Şaşkınlık ve arzu eşit parçalara bölünmüştü ve dönüp odama geri dönmek için tüm irademi kullanmak zorunda kalmıştım. Onları saklamasını umuyordum, ama asla o kadar heyecanlanıp mastürbasyon yapmaya gidebileceğini ummaya cesaret edemedim bile. Az önce duyduğum hafif inleme, bana tam olarak bunu yaptığını söylüyor! "Bir saniye," diyor ve sesinin ne kadar gergin geldiğine gülmemek için kendimi zor tutuyorum. Birkaç saniye sonra kapıyı açıyor, ama gözlerimden kaçınmaya özen gösteriyor. Bu çok saçma. Onu istiyorum ve o da beni istiyor, bu açık. Konu kapandı. Bir adım atıp odasına giriyorum ve gözlerimi etrafta gezdiriyorum. King-size yatağı davetkar görünüyor ve dayanamayıp gidip üzerine oturuyorum. Hala külot giymediğimi ve çıplak amcığımın şimdi yatağına değdiğini hatırladığımda gülümsüyorum. Üzerine atlayacakmışım gibi beni temkinli bir şekilde süzüyor. Hafifçe gülüyorum. "Rahatla, Ethan. Çok gerginsin." "Burada olman gerektiğinden emin değilim." Gözlerindeki açlığı saklamaya çalışıyor ve berbat bir iş çıkarıyor. Gözlerimi sert vücudunda gezdirmeden önce göz göze geliyoruz. Kolları kavuşturulmuş, geniş omuzlarını daha da geniş gösteriyor ve bana pazılarını harika bir şekilde görme imkanı veriyor. Çok sert, çok büyük bir yarrrağın belirgin hatlarını gördüğümde etkileniyorum. Kahretsin, ve bu çok uzun zaman önce mastürbasyon yaptıktan sonra bile. İlginç. Göz göze geldiğimizde, gözlerinde gördüğüm arzu beni şaşırtıyor. Daha önce aç görünüyordu, ama bu onunla kıyaslanamaz bile. Yine de inatçı olduğunu anlayabiliyorum. Kendimi bildim bileli Ethan'a aşığım. Kendimi onun için sakladım ve beklemekten çok yoruldum. "Odana geri dönsen iyi olur," diyor, beni bir kez daha gitmeye ikna etmeye çalışarak. "Neden?" Dirseklerimin üzerine yaslanıyorum ve bacaklarımı çok nazikçe ayırıyorum. Gözleri vücudumda aşağıya doğru kayıyor, sonra derin bir iç çekiyor ve boynunun arkasını ovuyor. "Nedenini biliyorsun," diyor sonunda ve sesindeki gergin ton beni çok mutlu ediyor. "Neden bu kadar inatçısın?" "Ne demek istiyorsun?" İç çekiyorum ve bacaklarımı daha da açıyorum. Elimi aşağıya doğru uzatıp eteğimi tutuyorum ve yavaşça yukarı kaldırmaya başlıyorum. Daha bir santim bile kaldırmadan, Ethan'ın güçlü eli elimi tutuyor ve beni durduruyor. Yüzlerimiz aynı hizaya gelecek şekilde kendimi yukarı kaldırarak, "Beni görmek istemiyor musun?" diyorum. Cevap vermeden elimi çekiyor ve diğerini de tutuyor, böylece onu da kullanamıyorum. Beni yatağına yatırıyor ve vücudunu benim üzerimde tutuyor. Bana çok yakın olduğu için neredeyse nefes alamıyorum. Yeşil gözlerindeki sıcaklık beni deli ediyor ve beni altına hapsettiğini bilmek beni çılgınca azdırıyor. "Benimle oyun oynamayı bırak," diyor. O kadar yakın ki nefesini dudaklarımda hissedebiliyorum. "Hiçbir oyun oynamıyorum. Seni istiyorum, Ethan. Her zaman istedim." "Böyle şeyler söyleyemezsin, Nora." Gözlerindeki acı dolu ifade beni öldürüyor. "Bana işlenmiş tangalarını verip, kıçını ve amcığını göstererek beni tahrik edemezsin." "Ama seni seviyorum, Ethan." İç çekiyor ve alnını alnıma dayıyor. "Yapamazsın," diye fısıldıyor. "Ben babanın en iyi arkadaşıyım. Sen onun kızısın. Hikaye burada biter." Hüsranla inliyorum ve bacaklarımı ona dolayarak onu bana daha da yaklaştırıyorum. Sert yarrrağının bana battığını hissettiğimde inliyorum ve kalçalarımı ona doğru yukarı kaldırıyorum. "Siktir," diye inliyor. "Nora, yapamam. Sadece yapamam." Sesindeki üzüntü kalbimi kırıyor. Bileklerimi bırakıyor ve hızla ellerimi yüzüne götürüyorum. "Beni istemediğini söyle ve şimdi gideceğim, Ethan. Söz veriyorum." Gözlerinde sevgiyi görmesine izin vererek gözlerini arıyorum, başparmaklarım kirli yanaklarını okşuyor. "Bunu yapamam," diyor sonunda ve tuttuğum nefesi veriyorum. Gözlerimdeki rahatlamayı gördüğünde, elimi avuçlarıyla kavrayıp avucuma bir öpücük konduruyor. "Ama bunu da yapamam. Daha 18 yaşındasın. Bu doğru değil." "Yasalım ve bu konuda kendi lanet kararımı verebilirim. Seni her zaman istedim ve kendimi senin için sakladım. İstediğin kadar inatçı olabilirsin, ama hiçbir yere gitmiyorum. Seni bekleyeceğim, Ethan. Şimdiye kadar oldukça iyiyim." Parmaklarımın boynunda aşağıya doğru kaymasına izin veriyorum. "Yine de bir şey istiyorum." "O da ne olacak?" "Bir öpücük istiyorum." Alnını tekrar alnıma indiriyor ve derin bir iç çekiyor. Bunu en az benim kadar istediğini biliyorum. Uyluğuma batan bunun çok gerçek ve sert kanıtını hissedebiliyorum, ama aynı zamanda suçluluk duygusunun onu yiyip bitirdiğini de biliyorum ve bu durumdan nefret ediyorum. "Sadece bir öpücük istiyorum. Sana kendimi senin için sakladığımı söyledim ve bunu kastettim. 18 yaşındayım ve daha önce hiç öpülmedim bile. Artık dayanamıyorum. Patlayacak gibi hissediyorum. Bana sadece bu tek şeyi verebilir misin? Lütfen?" Başını geri kaldırarak yüzümü inceliyor. "Daha önce kimseyle hiçbir şey yapmadın mı?" Sesli söylemeye utanarak hayır anlamında başımı sallıyorum. Başparmağını çok nazikçe alt dudağımda gezdiriyor ve kendimi dilimle onu tatmaktan alıkoyamıyorum. Dilimi cildinde gezdirmemi izleyerek donuyor. "Aman Tanrım," diye fısıldıyor, "sendeki her şey bir ayartma." "Lütfen," diye yalvarıyorum. "Sadece bir öpücük." Yalvarmaya devam etmeye hazırım, ama bir sonraki sözlerim ağzıyla durduruluyor ve tüm diğer düşünceler kafamdan siliniyor. Yüzümü avuçlarının içine alıyor ve dudakları ve diliyle ağzımı keşfederek beni nazikçe öpüyor. Kendimi ona daha da açıyorum ve dilini damağımda gezdirdiğinde inliyorum.