SHANNON ~ BAKIŞ AÇISI ______________ Annem ve ben o muazzam oturma odasına girdiğimizde, dekorun ihtişamı karşısında ezilmeden edemedim. Daha önce gördüğüm hiçbir şeye benzemiyordu ve böylesine gösterişli bir ortamda kendimi yersiz hissettim. Aşırı derecede gergindim, avuçlarım terliyor ve nefesim sığlaşıyordu. "Hey, derin bir nefes alıp ver, her şey yoluna girecek, tatlım," Annem beni rahatlatırcasına elimi sıktı. Derin bir nefes almaya ve rahatlamaya çalışarak içime çektim ve dışarı verdim. Tam o sırada, uzun boylu, gümüş saçlı bir adam bize yaklaştı. Aurası çok güçlü ve ürkütücüydü. Annem hızla bana doğru eğildi ve kulağıma fısıldadı, "Bu Blackmoon sürüsünün alfası Robin, benim eşim ve şimdi senin üvey baban." Gözlerim faltaşı gibi açıldı ve annemin en güçlü ve baskın alfa Kralı ile eşleştiğini fark ettiğimde şaşkına döndüm. Alfa Robin içten bir gülümsemeyle, "Sürüme hoş geldiniz," dedi. Annemin yanağına bir öpücük kondurdu ve sonra bana döndü. Saygıyla başımı eğdim. Alfa Robin, dağınık saçlarıma işaret ederek endişeli bir ifadeyle, "Nasılsın bakalım, küçük hanım?" diye sordu. Dudağımı ısırdım, gergindim. Alfa Robin, yüzü endişeli bir şekilde tekrar, "Emin misin iyi olduğuna?" diye sordu. Ona güven veren bir gülümseme vermeye çalıştım, ancak pek ikna edici olmamış olmalıyım ki annem araya girdi. "Okulda bazı sorunları var," dedi ona. "Anne!" Onu durdurmaya çalıştım ama Alfa Robin'e dönmeden önce başını salladı. "Diğer öğrenciler ona zorbalık ediyor," diye ekledi ve annem yaşadığım zorbalığı anlatırken Alfanın ifadesi karardı. Hoşnutsuzdu ve bana döndü, "Sana söz veriyorum, buna müsamaha gösterilmeyecek," dedi. "Üvey kızım olduğunu öğrendiklerinde, artık benim korumam altında olduğun için sana bir daha zorbalık etmeye cesaret edemeyeceklerinden emin ol," diye ekledi. "Teşekkür ederim," dedim ve eğildim. "Hadi git, yıkan ve biraz dinlen." İçimi bir rahatlama dalgası sardı ve yukarı çıkmadan önce ona minnettar bir gülümseme verdim. Aniden tuvalete gitme ihtiyacı hissettim ve merdivenleri hızla çıktım, ancak tuvalet kapısını açtığımda, beklemediğim bir manzara ile karşılaştım. Genç bir dişi kurt, bir adamın önünde diz çökmüş, inliyor ve ağzını adamın şaftının içine doğru itiyordu, adam zevkle inliyordu. Hava seks kokuyordu. "Ay tanrıçası!" Gözlerime inanamayarak nefesim kesildi. Adam başını kaldırdı ve beni kapıda dikilirken gördü, bu da yüzümün utançtan kızarmasına neden oldu ve sordu. "Bize katılmak ister misin?" Dudaklarında bir sırıtış belirdi. Günahkar bir şekilde yakışıklı olmasına rağmen, böyle sapkınca bir teklifte bulunduğunda midem bulandı. Hızla banyo kapısını kapattım ve yüzüm kızarmış bir şekilde oturma odasına geri koştum. Oturma odasına geri döndüm ve tam o sırada bir adamın öfkeyle bağırarak içeri daldığını gördüm. Yüzü öfkeyle çarpılmış bir şekilde doğrudan anneme doğru yürüdü, endişeyle nefesim kesildi. Ancak ona ulaşamadan, başka devasa bir figür onu sertçe yakaladı ve demir bir pençe ile geri tuttu. Alfa Robin'di ve mutlu değildi. Adam homurdanarak, "Bırak beni baba!" diye bağırdı, ancak Alfa Robin onu olduğu yerde yakaladı. Oğlu onun tutuşuna karşı koydu, ancak Alfanın gücü onun için çok fazlaydı. Sesi alçak ve tehlikeli bir şekilde, "Bunun anlamı ne, Cole?" diye sordu. Cole kendisini babasının elinden kurtardı ve önündeki manzarayı incelerken gözleri kısaldı. Memnuniyetsiz görünüyordu, sonra neden kavgacı olduğunu anladım; babası, Alfa, sürüye yeni bir Luna tanıtıyordu. Başka bir kadının annesinin yerini almasını görmekten rahatsızdı. Cole'un gözleri babasına hitap ederken öfkeyle doluydu. Hırlayarak, "Annemin yerini alabileceğini mi sanıyorsun?" diye sordu. Alfa Robin, sesi sakin ama kararlı bir şekilde, "Bu kadın benim eşim," diye yanıtladı. "Ona zarar vermene izin vermeyeceğim. Eğer yaparsan, seni sürüden kovdururum." "Baba!" Cole'un gözleri şaşkınlıkla açıldı ve sonra bana takıldı. Umursamazca suratını astı, öfkesi bir kez daha alevlendi. Alçak, ölümcül bir fısıltıyla, "Sana gelince, seninle sonra ilgileneceğim," dedi. Omurgamdan soğuk bir ürperti geçti, tenimdeki tüylerin diken diken olduğunu hissettim. Genç bir adam merdivenlerden hızla indi, Robin ve Cole arasında bir pozisyon aldı. Bunun, dişi kurtla birlikte tuvalette gördüğüm adam olduğunu şaşkınlıkla fark ettim. Gözleri bana kısaca baktığında, garip bir şekilde kızardım ve gözlerimi kaçırdım. "Neler oluyor baba?" diye sordu. Öfkeli bir sesle, "Jules'le neden bu pis serseriler yüzünden kavga ediyorsun?" diye sordu. Sert sözleri karşısında şaşkına döndüm. Robin'in ikinci oğlu olduğu ortaya çıktı, Jules. Alfa Robin'in gözleri öfkeyle parladı. Sesi alçak ve kontrollü bir şekilde, "Onlar pis serseriler değil," dedi. "Onlar bu sürünün üyeleri ve onlara karşı saygısızlığa müsamaha göstermeyeceğim." Hava durgundu. O kadar boğucuydu ki nefes almakta zorlanıyordum. Alfa Robin sert bir şekilde ekledi, "Onlar bizim yeni ailemiz, bir parçamız. Myra benim kader ortağım ve dolayısıyla kızı sizin üvey kız kardeşiniz." "Üvey kız kardeş mi?!" Jules ve Cole'un ifadeleri öfkeden şaşkınlığa kaydı. Gözleri bana takıldı ve Cole tükürdü. "O asla benim kız kardeşim olmayacak."