Liesel, Jacob'a baktı. Sakin bir tonla, "Natalie'ye hiçbir borcum yok, sana da yok. İş konusunda sadece kıdemliyim. Özel hayatıma gelince, annemin de ona bir borcu yoktu," dedi. "Natalie, annesi başka biriyle evlenmeyi seçtiğinde kapımıza dayandı. Hiçbir kadın kocasının gayrimeşru kızını kabul edemez. Natalie'yi kırsala göndermiş olabilirdi, ama Natalie'ye orada hayatta kalması için fazlasıyla para da verildi. "Ona, ne profesyonelce ne de kişisel olarak borcum yok. Neden ona daha hoşgörülü ve anlayışlı olayım? Neden ona karşı dururken geri adım atayım ki?" Konuşmasını bitirdiğinde, arabaya bir sessizlik çöktü. Jacob ona baktı. Vücuduna oturan sade bir elbise giymişti ve narin yüz hatları her zamanki mesafeli maskesine bürünmüştü. Onda soğuk ve azimli bir şeyler vardı. O kadar zekiydi ki insan neredeyse güzelliğini ihmal edebilirdi. Gözleri, onun gözlerinde gezindi. Bir anlık sessizlikten sonra, nazikçe, "Üzgünüm. Bu konuyu uygun şekilde ele almadım," dedi. Liesel bir şey söylemedi. O gözlerinin içine baktı ve "Natalie'nin iyiliği için kendini bastırmana ve geri adım atmana neden olmamalıydım. Sen harika bir kadınsın, Liesel. Şimdi boşanmış olsak bile, hala kendi hayatını yaşamanı umuyorum," dedi. Ellerini sıktı ve gözyaşlarını dizginlemeye çalıştı. Jacob'ı gerçekten, gerçekten sevdiğini inkar edemezdi. Ancak, bazı şeyler zorla olmazdı. … Liesel eve doğru yola koyuldu. Jacob'ın onu muayene etmesi için ayarlayacağı doktoru soruşturması için birini görevlendirmişti. Bu arada, Chelsea endişeliydi. "Ona gerçeği neden söylemiyorsun? O kadar acımasız olmayabilir. Sonuçta üç yıl birlikteydiniz." "Tercih etmem." Liesel karnını okşadı. Bir süre sessiz kaldıktan sonra, "Çocuğu aldıramadığıma göre, Jacob'ın bundan haberi olmasına gerek yok. Zaten boşandık ve bu çocuk artık hayatımın bir parçası. Doktorla ilgilenirken yardımına ihtiyacım olacak," dedi. Ne olursa olsun, Jacob'ın bebekten haberi olmamalıydı. Chelsea itiraz etmedi. Bir şey düşünmüş gibiydi ve "Natalie bir zamanlar Shifter Şirketi'nde staj yapmıştı. Sence bu sadece bir tesadüf mü, yoksa bir şeyler mi biliyor?" dedi. Bu, Liesel için sürpriz oldu. Natalie Shifter Şirketi'nde staj mı yapmıştı? Bunun Liesel'e ait olduğunu biliyor muydu, yoksa… Bu, Liesel'in şüphelerini uyandırmıştı, ancak konuya takılmadı. "Muhtemelen sadece bir tesadüf. Alden Üniversitesi'nden mezun oldu ve Shifter Şirketi de orada kampüs işe alımları yapıyor." Chelsea bunu sadece aklına geldiği için dile getirmişti. Gülümsedi ve "Bay Shifter ve Neal yakında geri dönmeliler, değil mi? Onlar yanındayken daha güvende hissedeceğine eminim," dedi. Neal Shifter, Jonathan'ın oğluydu ve Shifter ailesi yıllardır Shifter Şirketi'ni Liesel adına yönetiyordu. Heather'ın ölümünden bu yana, Shifter'lar Liesel için aile gibi olmuşlardı. Gülümsedi ve gözlerinde nadir bir rahatlama belirtisi belirdi. … Ertesi gün, Uriah'ın düşüşü haberi patlak verdi. Elijah, şık bir playboy gibi görünüyordu ama şaşırtıcı derecede acımasız yöntemleri vardı. Uriah'ın paparazziye karşı kullandığı kirli oyunlarla ilgili bilgileri birine sızdırmıştı. Tesadüfen, Uriah yakın zamanda alkol etkisindeyken birini öldürmüş ve suçu üstlenmesi için bir günah keçisi bulmuştu. Her şey bir araya geldiği için kısa sürede tutuklandı. Elijah, Ford Şirketi'ne düşük kaliteli hisseler karşılığında uygun kaliteli hisseler teslim etti. Liesel devri teslimi halletmeye gittiğinde, onu ilgiyle izledi. "Bana güvenmiyor musunuz, Bayan Sharp?" Bir kaşını kaldırdı ve şakaklarındaki hafif ter parıltısına baktı. Bakışları keskinleşti. Gülümsedi ve ona göz kırptı. "Bunu böyle söylemezdim. Tedbirli olmak her zaman iyidir, değil mi?" Gülümsemesi ve nadir görülen kurnazlığı onu parlatıyordu. Gözleri çok parlaktı. Elijah bu manzaraya sırıttı. Onunla ilgili söylentilere hiç güvenilmez gibiydi. O, o saf genç kadınlardan çok daha ilginçti. Jacob ve Natalie bunu gördüler. Natalie gülümseyerek yaklaştı ve "Siz ve Bayan Liesel çok iyi anlaşıyor gibisiniz, Bay Hardin. Görünüşe göre bu mesele hayırla sonuçlandı," dedi. Tonu hafif ve canlıydı, bu da genç bir kadının saflığı ve neşesinin ipuçlarını taşıyordu. Sözleri insanın hayal gücünü harekete geçiriyordu. Sanki Liesel ve Elijah göründüğünden daha ilgiliydiler. Liesel'in yüzündeki gülümsemeyi gören Jacob'ın ifadesi karardı. Sonra, soğuk bir şekilde, "Bu konuda sizi rahatsız ettiğim için üzgünüm, Bay Hardin," dedi. "Ah, hiç sorun değil." Elijah anlamlı bir şekilde gülümsedi. "Bayan Liesel kadar muhteşem biri bana eşlik ettiğinde hiçbir şey sorun olarak kabul edilmez." "Bayan Liesel her zaman iş ve zevk arasında net bir çizgi çizmiştir. Yanlış anlamış olabilirsiniz, Bay Hardin." Jacob'ın bakışları Liesel'in üzerinde gezindi. Elijah'ın gülümsemesi genişledi. "İş ve zevk arasında net bir çizgi çizmek, kalpsiz olmakla aynı şey değil. Bir kadının peşinden koşarken yüzsüz olmak gerekir, değil mi? Yoksa çalışanınızın özel hayatına mı müdahale ediyorsunuz, Bay Ford?" Jacob tereddüt etti. Sonra, "Sizi kendi halinize bırakıyorum, Bay Hardin," dedi. Döndü ve Natalie'yi de yanına alarak uzaklaştı. Liesel onları izledi. Bakışları mesafeliydi. Ancak, Elijah içindeki kasveti gördü. "Senin o kıymetli Bay Ford'un o kadar da harika değil. Neden denizdeki diğer balıkları düşünmüyorsun?" dedi. Sözlerinde bir aşk belirtisi vardı. Liesel kendine geldi ve kıkırdadı. "Bayan Hardin, hatırlıyorum da benim senin tipim olmadığını söylemiştin. Fikrini mi değiştirdin?" Elijah ona baktı. Dürüst olmak gerekirse, onun zevkine göre çok inatçı ve katıydı. Gerçekten de onun tipi değildi. Yine de katılığını maskeleyebilecek kadar güzel ve zekiydi. "Pek sayılmaz." Daha da yaklaştı. "Ama senin için bir istisna yapacağım. Teklifimi gerçekten düşünmelisin." Liesel onun sözlerini ciddiye almadı. Sadece hisse senedi sorununu çözdüğü ve Ford Şirketi'nin herhangi bir kayıp yaşamasını önlediği için mutluydu. Jacob, Natalie'yi üç aylık maaş ve ikramiyesini keserek cezalandırdı. Sonra, Liesel'e maaşının iki katını ödedi. Liesel'in bölümündeki meslektaşları, onun geri dönmesine sevindiler. "İtiraf ediyorum - buraya bağlantıları sayesinde gelenlere dayanamıyorum. Başka biri olsa çoktan kovulurdu." "Biliyorum, değil mi? Alden Üniversitesi'nden mezun olmuş olduğu varsayılıyor, ancak Bay Ford'un sekreteri olarak devraldıktan hemen sonra böyle büyük bir hata yaptı. Sadece görünüşten bahsetsek bile, Bayan Sharp ile kıyaslanamaz bile! Bay Ford onda ne görüyor merak ediyorum..." Ford Şirketi, sektördeki en büyük şirketlerden biriydi, bu nedenle çaylakların diğer şirketlere kıyasla orada tutunması daha zordu. Kendilerini destekleyecek becerileri yoksa durumları daha da kötü olacaktı. Liesel'in konuyla ilgili yorum yapması uygun değildi, ancak Natalie ile böyle dalga geçmenin doğru olmadığını biliyordu. "Kesin." Dedikoduyu durdururken başının ağrıdığını hissedebiliyordu. "O sadece bu konuda yeni olan genç bir kadın. Siz işinize odaklanmalısınız. Birkaç gün içinde hepinize güzel bir yemek ısmarlayacağım, tamam mı?" Ancak o zaman kalabalık dudaklarını kapadı ve işe geri döndü. Liesel'in Hardin Şirketi ile olan işi bittiği için şimdi Jacob'a bir sözleşme teslim etmesi gerekiyordu. Ofisine doğru yürüdü ve tam kapıyı çalacakken Natalie'nin sesini duydu. Odanın içinde Natalie dudağını ısırdı. Gözleri kızarmıştı ve "Çok işe yaramazım, değil mi Jake? Herkes Bayan Liesel ile kıyaslanamayacağımı söylüyor," dedi. Jacob kaşlarını çattı ve gözlerinde bir hoşnutsuzluk parladı. Gözyaşlarını sildi ve "Kendini onunla kıyaslamanın ne anlamı var? İkiniz aynı değilsiniz," dedi. Liesel kapının dışında tereddüt etti. Ancak bir an durduktan sonra kapıyı açtı.