İki muhafız eşliğinde Chloe, kurt sürüsünün evine girdi. Alfa Fletch tarafından çağrılmıştı ve tek umudu bu durumun bu geceki Kızıl Ay töreniyle bir ilgisi olmamasıydı. Liam'ın önceki gün planı anlatmak için yaptığı ziyaretten sonra bile, tören sırasında onun eşiymiş gibi davranmaya kendini ikna edemiyordu. Sürü üyeleri tarafından o kadar çok aşağılanmıştı ki böyle bir şey yapmak bardağı taşıran son damla olurdu. Ama Alfa'ya veya Liam'a nasıl karşı gelebilirdi ki? Liam ve babasının onu beklediği taht odasına götürüldü. "Neredeydin?" Liam, odaya girer girmez ona bağırdı. "Ne yapmaya çalıştığının farkında mısın? Misafirler birazdan gelecek ve sen perişan görünüyorsun." Chloe, gözlerindeki belirgin öfkeyi görünce yutkundu. "Ben sadece —" "Bahane!" Alfa gürledi ve Chloe irkildi. Onun kendisinden hiç hoşlanmadığını biliyordu ama başı eğik bir şekilde önünde dururken, ona karşı duyduğu nefreti hissedebiliyordu. "Onu giyinme odasına götürün." diye emretti muhafızlara. "Ve sen," dedi onu işaret ederek. "İsyankarlığın yüzünden törenden sonra şiddetle cezalandırılacaksın." "Efendim, lütfen ben—" "Hemen çık dışarı!" diye emretti, sözünü keserek. Chloe'nin gözleri yaşlarla doldu, çünkü kendini açıklama fırsatı bile verilmemişti. Sürüde kendisine her zaman adaletsiz davranılıyordu ve bu onu her zaman incitiyordu. Muhafızlar tarafından giyinme odasına götürüldü. İçeri girdiğinde, gözleri bazı hizmetçiler tarafından zarif bir şekilde giydirilen Emily'ye takıldı. Odaya girmesiyle birlikte sessizlik çöktü. Annesi insan olduğu için sürüde her zaman dışlanmış gibi davranılmıştı. Zayıf, güçsüz ve tam bir kurt adam olmak için değersiz olarak görülüyordu. Liam'ın onu reddetmesinin ve herkesin onunla alay etmesinin asıl nedeni buydu. "Merhaba," dedi giyinme sandalyelerinden birine oturmadan önce. Bir hizmetçi yanına geldi ve eğildi. "Sizi bekliyorduk, prensesim. Tören için ihtiyacınız olan her şeye sahibiz." Emily tısladı. "Ona eğilmek zorunda değilsin. Bu sürüde reddedilmiş küçük bir omegadan başka kimse değil. Soylu kanı damarlarında akmıyor, bu yüzden de öyle davranılmamalı. Anladın mı?" "Evet, prensesim." diye yanıtladı hizmetçi, Emily'ye eğilerek. Chloe, kendini sakinleştirmeye çalışarak iç çekti. "Burada olmayı ben istemedim." dedi Emily'ye dönerek. "Özellikle beni reddeden birinin eşiymiş gibi davranmak zorunda kalacaksam, törenin bir parçası olmak istemiyorum." Emily kıkırdadı. "Kimse seni burada istemiyor. Liam senin gibi biriyle eşleştiği için çok şanssız. Onun için daha iyi bir kraliçe olacağım." Chloe konuşmak için ağzını açtı ama kelimeler boğazının arkasında savaşıyordu. "Sürü, layık ve güçlü bir Luna'ya ihtiyaç duyuyor." diye devam etti Emily. "Liam ile birlikte koruyacak ve yönetecek birine. Sen buraya bile ait değilsin. Kırıktaş sürüsü sadece saf kurt adamlarını barındırır, melezleri değil." "Liam yüzünden benden nefret edebilirsin ama ailemi karıştırma." diye yanıtladı Chloe, sesi öfkeyle doluydu. Emily'nin ebeveynleri sürünün Beta'sıydı. Çocukluğundan beri her zaman özel muamele görmüştü ve bu da onun Chloe gibi insanları küçümsemesine neden olmuştu. Chloe'nin Liam'ın gerçek eşi olduğunu öğrendiğinde, ondan daha da nefret etti. "Ailen de senin gibi hiçbir şeydi, şu anda olduğun gibi. Hiçbir şey." dedi Emily ve oturduğu yerden kalktı. Çok güzel ve pahalı görünen bir elbiseyle tamamen giyinmişti zaten. "O yangında onlarla birlikte ölseydin keşke." Chloe bir şey söyleyemeden Emily odadan çıktı. Chloe, peşinden gidip ona haddini bildirmek istedi. Ancak, bunun Alfa ve sürünün gazabına uğramasına neden olacağını biliyordu. Ve zaten başı beladaydı. Nefesini verdi ve Emily'nin sözlerinin öfkesini hissetmesine izin verdi. Gözlerindeki yaşları tutmaya çalıştı ama başaramadı. Ebeveynleri, bebekken onu kurtarmaya çalışırken ölmüşlerdi. Bir yangın sırasında evlerinde mahsur kalmıştı. İnsan olan annesi onu kurtarmak için içeri koştu, çünkü babası uzaktaydı. Annesi onu kurtardı ama kendini kurtaramadı. Yangında öldü ve babası kurt bağı yüzünden intihar etti. Kırık bir kalple yalnız büyümüştü. Yokluğunu çektiği sevgiyi kendisine verecek bir eş bulmayı ummuştu. Ama Liam onu sevmiyordu ve ona hiçbir şeymiş gibi davranıyordu. Gözyaşlarını sildi ve kendisine şefkatli gözlerle bakan hizmetçilere döndü. "Başlayalım mı?" diye sordu daha önce kendisiyle konuşan ilk hizmetçiye. "Evet, prensesim." dedi. "Duydunuz onu, değil mi? Ben bir prenses değilim." diye yanıtladı hizmetçiye. "Bizim için her zaman daha iyi bir prenses olacaksın." dedi. "Sen çok naziksin ve çok daha güzelsin." Chloe, hizmetçinin kendisine söylediklerine şaşırmıştı. Sürüde ilk kez biri ona gerçekten nazik ve empatik davranıyordu. Sözleri Chloe'yi neşelendirdi. "Bunu söylediğin için teşekkür ederim. Ama eşim bile onu tercih ediyor." "Ay tanrıçası, hak ettiğini düşündüğü kişilere ikinci şanslar verir. Eğer o seni eşi olarak kabul etmezse, o zaman seni daha iyi davranacak birini gönderir." dedi hizmetçi, Chloe'nin saçını yaparken. "Bunun olabileceğini düşünüyor musun? İkinci bir eşe sahip olmak mümkün mü?" diye sordu Chloe merakla. "Evet, mümkün. Ama ay tanrıçası tarafından böyle bir ayrıcalığın verilmesi oldukça nadirdir." diye yanıtladı hizmetçi. "Eğer çok dua eder ve ona güvenirsen, sana böyle bir şans verebilir." Chloe, kalbinin derinliklerinde eş bulmak için ikinci bir şans verilmesini diledi. Belki de onu sevecek biriyle eşleşecekti. Hizmetçi tören için onu giydirmeye devam ederken düşüncelere dalmıştı. Gerçekten de ay tanrıçasına dua ederek ikinci bir şans isteyebilir miydi? Bir hizmetçi odaya daldı ve onu düşüncelerinden sıyırdı. "Misafirler gelmeye başladı. Alfa, hemen huzuruna çıkmanı emrediyor." dedi güzel bir elbiseyle giyinmiş olan Chloe'ye. Hemen oturduğu yerden kalktı. Eğer misafirler gelmeye başlamışsa, Alfa'nın planını bozmamak için Liam'ın yanında eşi olarak onları karşılaması gerekiyordu, aksi takdirde sürüden kovulurdu. "Beni oraya götür." dedi hizmetçiye. "Gidelim." Ancak tam döneceği sırada Liam odaya girdi. "Geç kaldın ve misafirler bekliyor." dedi neredeyse dişlerini sıkarak. "Üzgünüm—" "Üzgün olma," diye karşılık verdi, elini sertçe tutarak. "Tek bir yanlış hareket yaparsan bu sürüden kovulursun. Anladın mı?" Chloe hızla başını salladı, dudakları korkudan titriyordu. "Evet, anladım."