Gözleri siyah bir kumaşla bağlanmış halde kardeşlik evimizin arka kapısından çıktığı an, gözlerimi ondan alamadım. Aynı şeyi düşünmüş olmamız beni eğlendirdi ve birkaç gündür ilk kez içten bir kahkaha atarken gülümsedim. Tişörtü kaslı karnına sıkıca oturmuştu ve bu gece dışarı çıkan diğer kızlar gibi çıplak dolaşmadan seksi görünmesine hayran kaldım. Sert bir dirsek darbesi böğrüme saplandı ve yüzümdeki gülümseme kaybolurken ters bir bakışla döndüm. Jones, kız bara yaklaşırken sırıtarak bana doğru eğildi ve çenesini onun yönüne doğru çevirdi. "Bir numara destekçi geliyor!" Daha bir şey diyemeden ilan etti ve ona doğru atıldı. En iyi arkadaş olarak harikaydı. Kişi olarak bazen biraz fazla ısrarcı ve baskıcıydı. Çok üstüne gidebileceğinden ve onu korkutup kaçırabileceğinden endişeleniyordum. Jones aşırı heyecanlı bir köpek yavrusu gibiydi. Onu mutlu eden bir şeyden uzaklaştırmak zordu. Diana'nın yeni deneyimlere olan ihtiyacını ona söylediğim anda, beni neşelendirmek için bir göreve çıkmıştı. Ayrılık konusunda olmam gerektiği kadar üzgün değildim. Gerçek şu ki, harcanan zamana ve beni kalabalık öğrenci birliğinin ortasında terk etmeye çalışmasına daha çok kızgındım. Her şeyin bir zamanı ve yeri vardır ve o an o değildi. Allah aşkına, akşam yemeği almaya gitmeden hemen önce takıldığımız odamda ya da yemekhaneye giderken bile söyleyebilirdi. Bunun yerine, ikimiz de bir seyirci kitlesiyle birlikte oturana kadar beklemeye karar vermişti ve sonra bana haberi vermişti. İlk başta aşağılayıcıydı. Sonra o kapılardan çıktım ve rahatladığımı fark ettim. Jones, yoluma devam etmem gerektiğinde ısrar ediyordu ama ben hiçbir şeye atlamak istemiyordum. O gizemli ve çekici kadına yaklaşırken endişeyle onu izledim. En azından, bara sipariş vermek için eğildiğinde vücudunun nasıl gerildiğini görene kadar. O andan itibaren etrafında başka kimseyi görmedim. Giydiği siyah kot pantolon kalçasının kıvrımını mükemmel bir şekilde sarıyordu ve dikizlediğimi biliyordum ama kendime engel olamadım. Elimdeki kartlar, krupiyemiz olmadan oyun duraksadığında masaya çarptı. Poker oynuyorduk ama birkaç kişiyi kaybedince sadece oyalanmaya başlamıştık. Dışarı çıkıp sarhoş olmak havamda değildim ama Jones beni partiden ayrılmama izin vermeden önce en azından birkaç el oynamaya ikna edebilmişti. Bir fırsat bulur bulmaz, planım tekrar yukarı çıkmaktı. En azından onu görene kadar öyleydi. Buna değecekti. Bunu hissedebiliyordum. Gözlerim hala bardaki kızın üzerindeydi ve Jones'un elini çektiğini görünce kısa bir an dudaklarımı yaladım ve gergin hissettim. Neden bu kadar çok yanıma gelmesini istediğimden emin değildim. Bana baktığında, Jones'un hayata sıkıca sarılma yaklaşımına minnettardım çünkü sonunda mavi gözlerini görebilmiştim. Giydiği dumanlı makyajla o kadar parlaktılar ki, maske veya makyaj olmadan nasıl göründüklerini merak ettim. Gözleri üzerimde gezindi ve kostümümü fark ettiğinde yüzünde en mükemmel gülümseme belirdi. Neden gözlerimi alamadığımı bilmiyorum ama denemek de istemedim. Beni içeri çeken bir güç vardı, tıpkı bir denizciye seslenen bir siren gibi. Karşı konulamazdı ve içimde bunun zamansız ölümümle sonuçlanacağını bilsem bile karşı koyamadım. Ona yaklaşan kızlardan zarifçe uzaklaştığını mutlu bir şekilde izledim ve karşıma oturduğunda nefesim kesildi. Gözleri hala kilitliyken, Jones'a doğru bakmadan önce içkisini bitirdi. Dikkatini benden alan adama ters bir bakış atmak için döndüm ama Jones'un masaya aldığımız Jose şişesinden içkisini doldurduğunu ve ardından bir sonraki oyuna başlamak için kartları topladığını görünce sakinleştim. Rastgele sarhoş parti konuklarından oluşan bir grup bize katıldıkça sandalyeler hızla doldu. "Tamam! Bayanlar ve baylar, değiştiriyoruz. Blackjack. Patlarsan, bir giysini kaybedersin ve bir yudum içersin. Turun galibi ne çıkaracağını seçer." dedi Jones, masayı kartlardan temizlerken ve karıştırmaya başlarken. Kafam kızlarla aynı anda ona doğru döndü. Kanat adamlığını başka bir seviyeye taşımıştı. Meydan okurcasına bakışlarını yakalamadan önce ona ters bir bakış attı. Döndüğünde ve gözlerime baktığında derin bir nefes verdim. "Oyun başlasın." dedi ve derin, kan kırmızısı dudaklarıyla şimdiye kadar gördüğüm en seksi sırıtışı gönderirken tüm vücudum ısındı.