ARABELLA.
"Dün gece ne oldu?" diye soruyor Dex, koridorda yürürken. Ben de, "Ne oldu ki?" diyorum.
Bana yandan bir bakış atıyor. "Parti?"
"Ah, doğru. Parti," diye mırıldanıyorum. Başını yana eğiyor, "İyi misin? Seni aldığımdan beri tuhaf davranıyorsun."
"İyiyim. Zaten partide uzun kalmadım," diyorum. Tam o konuşmaya başlayacakken; Peter yüzünde üzgün bir ifadeyle önümüzde beliriyor ve adımı sesleniyor, "Arabella."
İç çekiyorum. "Ne istiyorsun, Peter?"
"Neden hiçbir mesajıma cevap vermedin? Ve onları kaçırdığını söyleme bana, Bella. Kaçırmadığını biliyorum." diyor. Omuzlarımı silkiyorum, "İstemedim."
"Mesajlarıma cevap vermek istemedin mi?" diye tekrarlıyor. Mırıldanıyorum. "Bu seni şaşırttı mı?"
"Hala bana kızgın mısın?" diye soruyor. Küçük bir kahkaha atıyorum. "Neden kızgın olayım? Kızmamı gerektirecek bir şey mi yaptın?"
"Bebeğim." diye uzatıyor. Ondan gözlerimi kaçırıyorum. "Çekilir misin? Derse geç kalmak istemiyorum."
"Ara—" diye yaklaşıyor ve bileğimi tutmaya çalışıyor. Ben geri çekilirken Dex önüme geçiyor. "Açıkça seninle konuşmak istemiyor, dostum. Belki sonra."
Peter omuzunun üzerinden bana bakıyor, sonra başını sallayıp dönüp gidiyor. Onun siluetinin gözden kaybolmasını izliyorum, sonra Dex'in önüne geçip yürümeye devam ediyorum.
"Bu konuda konuşmak ister misin?" diye soruyor bana yetiştiğinde. Ben de, "Bir kız onu öptü ve beni görmeseydi o da karşılık verecekti." diyorum.
"Ne?" diye bağırıyor ve kolumu tutarak durmamı sağlıyor. "Ciddi misin?"
"Böyle bir şeyle dalga geçer miyim, Dex?"
"Neden bana bunu daha önce söylemedin? O suratı yeniden inşa ederdim, yemin ederim." diye homurdanıyor. Başımı sallıyorum, "Hayır, yapmayacaksın."
"Evet, yapacağım. Neden böyle bir şey yapsın ki?" diye tartışıyor. Ben de, "Aptalca bir şey yapma, Dex. O hala benim erkek arkadaşım ve sadece neyi yanlış yaptığını anlamasını istiyorum. Ayrıca, önce o kız ona gitti." diyorum.
Dex gözlerini kısıyor. "Ciddi misin?"
"Ne?"
"Biliyor musun, bazen beni gerçekten şaşırtıyorsun, Ara. Bu çocuğa kızgın mısın, değil misin?"
"Tabii ki kızgınım." diyorum. "Ama o başlatmadı, bu yüzden tamamen onun suçu değildi."
"Ama seni görene kadar devam edecekti?" diye belirtiyor. Yeterince hızlı bir cevap vermediğimde iç çekiyor ve diyor ki, "Onu sevdiğini biliyorum, bebeğim, ama bu gerçeği göz ardı etmemelisin bence. Bu, eğer sen orada olmasaydın, o kızı öpeceği anlamına geliyor ve buna katlanmamalısın bence."
Omzumu sıkarak, "Sonraki derste görüşürüz." diyor.
Başımı kaldırıyorum. "Nereye gidiyorsun?"
Bana bildik bir gülümseme verdiğinde inliyorum, "Cidden mi? Yine onu gözetlemeye mi gidiyorsun?"
"Sadece dersten önce onu görmek istiyorum. Beni çok özleme, balkabağı."
"Siktir git." diyorum ona. O da gülüyor, iki parmağını dudaklarına götürüp sonra yanağıma dokunduruyor.
"Matematiğe nefret ettiğimi biliyorsun." diyorum o uzaklaşmaya başladığında. O da tekrar gülüyor, "Ah, bebeğim. Son senendesin. Mezun olmak istiyorsan matematiği sevmeyi bir yolunu bulmalısın."
"Sadece git." diyorum ve ona el sallıyorum. Başka bir şey söylemesine izin vermeden dönüp ilk dersimin olduğu yöne doğru ilerliyorum.
~
Evin önünde dururken Peter'ın bir diğer aramasına da reddet diyorum.
"Kahretsin." diye söyleniyorum kapının kilitli olduğunu fark ettiğimde. Telefonumu kaldırıp Ashley'i arıyorum ve o ikinci çalışta açıyor.
"Hey, Arabella. Her şey yolunda mı?" Sesi yüksek geliyor ve telefonu biraz uzaklaştırmak zorunda kalıyorum, sonra diğer elimle kulağıma bastırıyorum. "Neredesin ve neden bu kadar gürültülü?"
"Bugün akşam yemeği partimiz var. Unuttun mu?" diyor diğer uçtan, gürültü azalıyor ve sesi netleşene kadar sadece insanların hafif sesleri duyuluyor.
"Bugün mü? Yarın olması gerekmiyor muydu?" diye cevap veriyorum ve kıkırdıyor, "Bugün, bebeğim. Ne oldu? Bir şeye ihtiyacın var mı?"
"Evet. Evdeyim ve dışarıda kilitli kaldım."
"Anahtarın nerede?" diye soruyor. Başımı sallıyorum. "Yanımda getirmedim."
"Aman Tanrım. Bu sorun, ve bence— dur bir dakika, biz gelene kadar Dex'le kalabilir misin? Senin için işleri hızlandırmaya çalışacağız." diye öneriyor. Mırıldanıyorum, "Pekala. İyi eğlenceler."
"Kendine iyi bak, canım." Ve hat kesiliyor.
İç çekerek rehberimde aşağı iniyorum ve Dex'e tıklıyorum. Telefonu kulağıma yapıştırırken, çiseleyen bir ses duyuluyor, kaşlarımı çatıyorum ve başımı gökyüzüne kaldırarak bulutların karardığını görüyorum.
"Şaka yapıyor olmalısın." Kelimeler ağzımdan çıkar çıkmaz, bir damla düşüyor, sonra bir başkası ve bir başkası, sonunda bardaktan boşanırcasına yağmaya başlıyor ve bir tıslama ile kapıya doğru geri çekiliyorum.
"Harika. Daha da kötü olamazdı." diye mırıldanıyorum. Dex'in hattı sürekli çalıyor sonra düşüyor ve telefonumu indiriyorum. Bacaklarıma bakıyorum, ayakkabılarımın kenarı çamurla kaplı ve iç çekiyorum, elimi başımın üzerine koyarak Dex'i tekrar aramaya çalışıyorum. İlk seferki gibi düştüğünde, kapıya dönüyorum ve üzerinden atlama düşüncesi aklımdan geçiyor, ancak bu düşünce, bunun benim kaderim olabilecek korkunç sonuçları fark ettiğimde hızla yok oluyor.
Kapıdan uzaklaşarak, sadece birkaç adım ötede olan ve pencerelerinden ışıkların yansıdığı eve bakıyorum ve başımı sallıyorum.
"Hayır, Arabella. Oraya gitmeyeceksin. Onu o şekilde tanımıyorsun bile." diye kendimi uyarıyorum ve Alexander'ın evinden gözlerimi kaçırıyorum.
Yağmur damlaları kötüleşmeye başlayıp çoraplarıma ulaşırken, eteğimin neredeyse sonuna gelirken ve saçlarım yüzüme yapışırken; Bir küfür mırıldanıyorum ve asla gitmek istemediğim yöne doğru koşuyorum.
Kapının önünde duruyorum ve birkaç kez göz kırpıyorum, sonra parmak eklemlerimle kapıya vuruyorum. Cevap alamadığımda, eylemi tekrarlıyorum ve beşinci denemeyi yapacakken kapı aniden açılıyor, Alexander'ı saçında küçük bir havluyla ve çıplak göğsünden su damlaları damlarken ortaya çıkarıyor.
Gözlerimin teninde aşağıya, kalçalarına düşük bir şekilde asılı duran havluya kadar dolaşmasına izin verirken yutkunuyorum ve ne için burada olduğumu bir an unutarak utanmazca o noktaya bakıyorum.
"Ne istiyorsun?" Sesi beni düşüncelerimden uyandırıyor ve yüzüne bakıyorum, yanaklarım az önce onu izlediğim gerçeğiyle kızarıyor.
"Şey, merhaba—" diye başlıyorum gergin bir gülümsemeyle, sadece havluyu başının üzerinde tutan elin dikkatimi dağıtmasıyla, pazılarını sergiliyor. Tanrım, bunu yaparken neden bu kadar iyi görünüyor? Ve sen ne yapıyorsun, Arabella?
Düşüncelerimi toplamak için başımı iki kez sallıyorum ve boğazımı temizleyerek tekrar başlıyorum, "Merhaba. Ailem evde değil, dışarıda kilitli kaldım ve bardaktan boşanırcasına yağıyor. Bir süre burada kalabilir miyim?" Hiçbir şey söylemediğinde, hemen ekliyorum "Seni rahatsız etmeyeceğime söz veriyorum."
Gözleri ıslak vücudumda gezinirken sessiz kalmaya devam ediyor ve aniden ıslak gömleğimden görünen siyah sütyenimin farkına varıyorum. Ellerimi göğsüme kapatıyorum ve Alexander tekrar gözlerime baktığında, ona garip bir kahkaha atıyorum.
Arkama, yağmura bakıyor, sonra bir adım yana kayıyor ve bacaklarımı hareket ettirmeden önce birkaç derin nefes alıyorum ve kendimi evine girmeye bırakıyorum.
















