Noelle ön yolcu koltuğunda oturmaya devam etti. Yeterince hissizleştiğini düşünmüştü, ama o an, kalbine saplanan keskin bir acı hissetti. Sanki bir şeyler içini kemiriyordu. Birdenbire çok eski bir şeyi hatırladı. Swanson ailesine döndükten kısa bir süre sonraydı. O günün yağmurlu olduğunu net bir şekilde hatırlıyordu. Matilda, onu ve Sandra'yı okuldan almaya bizzat gelmişti, ancak eve dönerken bir araba kazası geçirdiler. Kaza ciddi olmasa da, sürücü başka bir arabadan kaçınmak için direksiyonu kırdı ve yakındaki bir refüje çarptı. Noelle başını cama çarpmış ve bilincini kaybetmişti. Bilinçsizleşmeden önce, Matilda'nın onu görmezden gelip Sandra'ya uzandığını hatırlıyordu. Matilda o zaman Sandra'yı tutarken içtenlikle hıçkırıyordu. O anda Noelle anladı - onu tekrar bulmalarının tek nedeni, onların kanını taşıyor olmasıydı. Ancak onlar için Sandra, gerçekten değer verdikleri kızlarıydı. Noelle bunu fark ettikten sonra, üzerinde durmamaya zorladı kendini çünkü her düşündüğünde, sadece daha fazla acı getiriyordu. Ama şimdi, o anı yeniden yüzeye çıktı. Sadece bu sefer, Sandra'yı tutan kişi annesi değil, kocasıydı. Noelle ne kadar zaman geçtiğini bilmiyordu. Sonunda arabadan indi. Tam o sırada, gökyüzünde alçak bir gök gürültüsü yankılandı ve ardından şiddetli bir sağanak başladı. Noelle içeri girmek için adımlarını hızlandırdı, ancak Hendrix'in park ettiği yer hala ön kapıya biraz uzaktaydı. Tepeden tırnağa sırılsıklam oldu. Yukarıdaki ışıklar yanıyordu - biri Sandra'nın odasında, diğeri Hendrix'in çalışma odasında. Belli ki, henüz içeri girmediğini fark etmemişti bile. Noelle bir süre yerinde durdu ve bunu teyit etti. Sonra, sertleşmiş bacaklarıyla yavaşça yukarı çıktı. Telefon ekranı aniden aydınlandı. Tanımadığı bir numaradan gelen bir çağrı vardı. Noelle numaraya bakarken, zihninde bir şeyler oturdu ve adımlarını durdurdu. Cevap verip vermeme konusunda düşünürken, arayan kişi telefonu kapattı. Nedense, ekran tekrar karardığı anda, Noelle tarifsiz bir rahatlama hissetti. Ama hemen ardından, ikinci bir çağrı geldi. Noelle kim olduğunu biliyordu. Bu sefer tereddüt etmedi ve telefonu açtı. "Elle." Bu takma adı uzun zamandır duymamıştı. Aniden duyunca, biraz şaşırdı. "Benim," dedi. "Maxwell." "Ah," diye yanıtladı Noelle yumuşak bir şekilde. "Sen... ülkeye geri mi döndün?" "Hayır," dedi Maxwell kıkırdayarak. "Ama yakında döneceğim. Öbür gün için bir uçak bileti aldım. Zamanın var mı? Beni alabilir misin?" Noelle sustu. "Senin için uygunsuz mu?" Maxwell tereddüdünü hemen fark etti. "Tamam. Kendim de dönebilirim. Sadece... Bütün bu zamandan sonra, döndüğümde ilk göreceğim kişinin sen olmasını umuyorum." "Evliyim," diye patladı Noelle. "Biliyorum," diye yanıtladı Maxwell, pek de şaşırmamış görünüyordu. "Soyadı Freeman olan o adamla, değil mi? Sonuçta Amity Group çok ünlü. Yurtdışından bile CEO'nun düğününü duydum." Noelle tekrar sustu. Kısa bir duraksamadan sonra Maxwell yumuşak bir şekilde sordu: "Elle, iyi misin?"