Olduğum yerde donup kalıyorum, gözlerim kapıya — orada dikilen, bana neredeyse masumca bakan en yakın arkadaşımın siluetine kilitlenmiş durumda. Ve içeri girip, "Sizi özledim," dediğini duyduğumda, istemsizce ürperiyorum.
Göğsümden keskin, parçalayıcı bir vicdan azabı dalgası geçiyor.
"Mike..." Sesim titriyor, ellerimi yumruk yapıp sıkıyorum. O yaklaşırken, Angelee uzun adımlarla benden uzaklaşırk
















