Vanessa Benim için çok uzun bir gündü; basınla uğraşmak, onca aile fotoğrafını çektirmek... O kadar uzun süre topuklu ayakkabı giydiğim için ayaklarım ağrıyor ve mutlu rolü yapmak için sürekli gülümsemekten ağzımda hâlâ bir sızı var. Beyaz, king size yatağımda otururken bu gece çekeceğim o deliksiz, kaliteli uykuyu düşünüyorum. Yeni, ipeksi mavi pijamalarımı çoktan giymiş, saçımı da az önce toplamayı bitirmiştim. Aniden yatak odamın kapısı çalındı. Hizmetçiler olmadığı kesin çünkü onlardan hiçbirinin yanıma gelmesini istememiştim. Gelenin Dominic olduğunu varsaydığımda kalbim biraz hızlanıyor ve benimle yatmak için burada olmasından korkuyorum. Bana asla dokunmayacağını zaten söylemişti ama fikrini değiştirdiyse, bunun olmasına hayatta izin vermem. Kendimi toparlayıp yataktan kalktım, kapıyı açmak için yürürken çıplak ayaklarım yumuşacık gri halıya basıyordu. Gerçekten de bunun düşündüğüm şey olmamasını umuyorum. Kapıyı açıp onu gördüğüm an gözlerimiz bile buluşmadı. O çatık kaşlarla beni tepeden tırnağa süzerken, ben ağzının etrafındaki kırmızı ruj izlerini fark ettim. Kıyafetleri ve saçı da biraz dağınıktı. Sanırım Carmella'yı sikmek için sabırsızlanmış. Şu anda benimle burada değil, onunla olmalıydı. Bir süre konuşmayıp sadece kıyafetimi, sanki hiç etkilenmemiş gibi incelerken ona gözlerimi kıstım. Aklından ne geçiyor? "Mesele ne?" diye sordum, bir elimi belime koyarak. "Pijama giymişsin." Beni bir kez daha tepeden tırnağa süzerken ses tonu şaşkınlıkla doluydu. "Elbette giydim. Tam uyumak üzereydim ki sen çıkageldin. Yani konu ne?" İfadesi sert bir bakışa dönüştü, bu da uyarı gibi çıkan ses tonuyla uyumluydu. "Öncelikle," diye söze başladı, "Carmella yatak odamda, o yüzden ben aksini söylemedikçe sakın oraya gelmeye cüret etme." Şaşırmadım bile. Hatta rahatladım. Görünüşe göre aklı fikri sadece ondaydı. "İkinci konu ne?" diye sordum, başımı yana eğerek. "Ayrıca gerçekten bu yatak odasında olduğundan emin olmaya geldim," dedi. "Hani olur da sahte bir gösteriş yapmamız gerekirse diye seni bulmam gerekirse." Haklı bir noktaya değinmişti ve bu yüzden sadece başımla onayladım. "İhtiyaç duyulduğunda beni burada bulabilirsin. Başka bir şey var mı?" Esnedim. Başka yöne bakarak küçümseyerek güldü. "Kahretsin, bu inanılmaz," dedi sessizce. "Ne inanılmaz olan?" "Hiçbir şey. Ben gidiyorum." "Nihayet," dedim coşkuyla, dudaklarım sahte bir gülümsemeyle kıvrılmıştı. "Biraz fazla havalara girmiyor musun?" "Peki sen Carmella'yla az önce yaptığın şeyi biraz fazla gözümüze sokmuyor musun?" "Bu seni ilgilendirmez ve-" "İyi geceler." Onu yarıda kesip kapıyı yüzüne kapattım. Uzaklaşan adım seslerini duymak için olduğum yerde beklemedim bile. Sadece o yaylı yatağa geri dönmek istediğim için yatağa doğru yürürken gerindim ve rahat bir pozisyon aldım. Yorganın altına girip masanın üzerindeki telefonuma uzandığımda telefon titredi. Bugün o kadar çok bildirim almıştım ki. Hızla birkaçına göz gezdirdim ve hepsinin şu pahalı milyarder düğünüyle ilgili aynı haberler olmasına gözlerimi devirdim. Dominic'le öpüşürken çekilmiş bir sürü fotoğrafımız vardı ve manşetler sanki bu gerçek bir aşkmış gibi gösteriyordu. Gerçeğin aslında ne olduğunu düşünmek kalbimi kırıyordu. Keşke her şey böyle olabilseydi. Bu benim düğün gecem olmalıydı; kocam, hayatımın geri kalanını birlikte geçirmek istediğim adam, benimle tutkuyla sevişmeliydi. Ama durum tam tersiydi. Şu anda gerçekten arzuladığım şeylerin düşüncesini kafamdan atıp derin bir iç çektim ve bu evliliğin içinde kendimi nasıl idare edeceğimi düşündüm. Arkadaşlarımın sosyal medya sayfalarında paylaşıp beni tebrik etmelerinin yanı sıra, kıskançlıklarını dile getiren ve peri masalı gibi bir hayat yaşadığım için benim yerimde olmak isteyen kadınlardan birkaç yorum bile gördüm. Ne peri masalıymış? Bir de gerçeği bilselerdi. Gelen mesajlara göz gezdirirken babamın mesajını açtım. Babam: "Tebrikler, kıymetli çocuğum. Keşke annen bugün ne kadar güzel göründüğünü ve ne kadar güzelleştiğini görebilseydi. Eminim sana cennetten dualarını yollamıştır. Hep mutlu ve güvende ol." Sözleri o kadar dokunaklıydı ki, telefonumu tekrar masaya koyarken bir elim göğsümde derin bir iç çektim. Bu evliliğin aşkla hiçbir ilgisi olmadığını biliyordum ama yine de annemin burada olmasını dilerdim. Onun yokluğunu düşünmek beni biraz üzüyor ama kayınvalidemi düşününce daha iyi hissediyorum. Şimdiden bana tıpkı bir anne gibi iyi bakıyordu. Minnettar olduğum tüm şeyleri düşünürken yorganın altında biraz daha büzüldüm. Uyumaya o kadar hazırdım ki rahatlayarak bir iç çektim. Bu benim için mükemmel bir düğün gecesiydi; iyi bir gece uykusu. Dominic'in sadece Carmella'yı sikmeyi seçmesine sevindim. Kendimi bu kadar kibirli bir adamla yatarken göremiyorum. İç çamaşırı kutusunu ve onu asla kullanmayacağımı bile düşündüm. En yakın arkadaşım, Dominic'in onu üzerimde görünce çıkarmak için ne kadar hevesli olacağıyla dalga geçip durmuştu. Bu kesinlikle olmayacak ve başka türlüsünü de istemezdim. Sonunda, babamın maddi sorunlarının sona ermesine seviniyordum. Son düşüncem bu olarak aklımda, mutlu ve huzurlu bir şekilde uykuya daldım. ~ Dominic Uzun koridorda ilerlerken, Vanessa'nın kapıyı suratıma çarpması düşüncesiyle yumruklarımı sıkmaktan kendimi alamıyorum. Böyle bir şeye nasıl cüret eder? Richards ailesinin gelini olmak şimdiden başını mı döndürdü? Ve nasıl olur da o kutudaki iç çamaşırını giymemişti, kahretsin? Bu gece onu sikmemi gerçekten planlamamış mıydı? Ne kadar düşünürsem düşüneyim, sorularıma cevap bulamıyorum. Yatak odama dönmem bile biraz zaman aldı, bu yüzden her iki yandaki koridorlarda yavaşça dolaştım ve on dakikadan fazla bir süre boyunca sırtımı duvara dayamak için birkaç kez durdum. Sonunda yatak odama döndüğümde Carmella yatakta, yan yatmış ve dirseğinin üzerinde doğrulmuştu. Sütyeninden neredeyse fırlayacak olan memelerinin görüntüsü seksiydi ama eskisi kadar heyecanlı değildim. "Eee... o sürtüğe haddini bildirdin mi?" diye yaramazca kıkırdadı, cevabımı merakla bekliyordu ama ben yatağa otururken sadece homurdanabildim. Yüzüm duvara dönüktü, Vanessa'nın onu reddedip kalbini kırma planıma rağmen düğün gecemizde benim için seksi görünme konusundaki isteksizliği canımı fena halde sıkmıştı. O kim olduğunu sanıyordu? Yatağın benim olduğum yere doğru çöktüğünü hissettim ve Carmella'nın yaklaştığını anladım ama dönüp ona bakmadım bile. Sonunda elleri omuzlarıma, sonra göğsümün ortasına doğru indi ve kulağıma fısıldadı. "Anlat hadi. O sürtük ağlayıp geceyi onunla geçirmen için sana yalvardı mı?" Bir homurtuyla yataktan kalktım ve saçlarımı karıştırdım ama o peşimden geldi ve göğüslerini göğsüme sürterken gömleğimin düğmelerini çözmeye başladı. "Şimdi değil," dedim ona, beni ellemeyi bırakması için bileklerini tutarak. "Bebeğim, senin için ne kadar ıslandığımı sana söylediğimi sanıyordum." diye inledi. "Ve biliyorum ki bu gece beni sikmek için can atıyordun." Gömleğimin düğmelerini çözmeye devam etti ve ben Vanessa ile olanları aklımdan çıkarmaya çalıştım ama bir türlü aklımdan çıkmıyordu. "Şimdi değil dedim!" diye ondan uzaklaştım ve o da küçümseyerek güldü. "Sana ne oldu böyle, kahretsin? İyi be!" Banyoya doğru hışımla yürüdü ve kapıyı çarpıp kilitledi. Yalnız kaldığımda, hemen onun peşinden gitme ihtiyacı hissetmedim, özellikle de Vanessa ile işler istediğim gibi gitmediği için bu kadar sinirliyken. Dikkatimi dağıtmak için telefonuma uzandım ve sosyal medyada gezindim. Vanessa'nın kalbimi çalan kadın olduğuna dair o kadar çok makale vardı ki yüksek sesle güldüm. Ne şaka ama. O benim kalbimi asla çalamaz. Carmella çoktan çalmıştı. Onu düşünür düşünmez, ona biraz sert davrandığımı fark ettim. Vanessa'dan bu sefer tavrının intikamını alamamış olsam da, bunu yapmak için daha çok zamanım vardı ve bunun nedeni evli olmamızdı. Bir yere gitmiyordu. Onu aklımdan çıkarıp banyonun kapısına yaklaştım, kapı kolunu çevirip ittim ama içeriden kilitli olduğunu kendime hatırlattım. Bana kızgındı, ki olması gerektiği gibiydi. "Bebeğim, kapıyı aç." "Öf! Git başımdan! Boşuna seksi göründüm!" "Böyle yapma. Hatta senin için lüks bir hediyem var." Sırıttım. Bunu söyler söylemez, kapıyı hızla açtı ve üzerime atlayıp kollarını boynuma doladı. "Hediyem nerede ve ne?" Yüzü heyecanla parlıyordu. "Onu sonra alacaksın. Şimdilik, yolumda duran her şeyi üzerinden çıkarma zamanı." diyerek onu yatağa bıraktım. ~ Carmella ile işimi bitirdikten iki saat sonra, o hızla derin bir uykuya daldı ve ben sadece sırıtarak onu izledim. O kadar sert davranıyordu ama sonunda yorulmuştu. Onun uyuyan yüzüne bakarken, yüzünü kapatan saç tutamlarını kenara ittim. Her şey tam da böyle olmalıydı. Tek eksik, yüzüğün ve karım unvanının onda değil, Vanessa'da olmasıydı. O aklıma gelir gelmez, davranışları yüzünden hâlâ aşağılanmış hissederek çenemi kastım. Ondan intikam almanın bir yolu mutlaka olacaktı. Henüz uykum olmasa da aşırı susamıştım ve buna şaşırmadım. Az önce çok terlemiştim. Yataktan kalkıp bir sabahlık giydim, sonra kendime birkaç bardak su doldurmak için aşağı indim. Son bardağı da doldurduktan sonra, babamın şirketini nihayet devraldığımda bunun ne kadar iyi hissettireceğini hayal ederek evin etrafında bir yürüyüşe çıktım. Kendi bağımsız şirketlerim vardı ama ana aile şirketinin yerini hiçbir şey tutamazdı. Tüm kıtalara yayılmıştı ve aylık satışlarda her zaman bir numaraydı. Şimdilik babamın istediğini yapmaya devam edecektim ve istediğim her şeyi elde ettiğimde Vanessa'dan boşanacaktım. Sırf evi keşfetmek ve detaylara dikkat etmek için diğer taraftaki koridordan aşağı yürürken, Vanessa'nın kapısının önünde onun ağladığını duyduğumda olduğum yerde kalakaldım.