~Ian~ "Odana gitmeyecek miyiz?" diye sordu, tedirgince, ben onu granit tezgaha oturturken. "Neden? Önemi var mı?" Cevabını bekleyemedim bile, o küçük ağzını hunharca öptüm. Gözlerindeki o ihtiyaç, o saf, katıksız şehvet, içimde derin bir yangını alevlendirdi. Kalçalarım öne doğru atıldı; ona ihtiyacı olan her şeyi vermek istiyordum. Ama o aç dudaklarından kendimi alamıyordum. Yüzüme uzun uzun, ıslak öpücükler konduruyor, elleri beni kendine çekiyor, daha sıkı sarılmamı sağlıyordu. Onun dokunuşlarında, öpücüklerinde kaybolmuştum. Savaş meydanındaki hiçbir zafer, kollarını bana doladığında hissettiğim o muazzam tatmine yaklaşamazdı. Onun tarafından arzulandığımı hissetmek, şu sıralar tek umursadığım şeydi. Vücudumu onun vücuduna bastırdığımda çıkan o hafif iniltiler, beni aklımı kaybetme noktasına getiriyordu. Onu sertçe ve derinlemesine öptüm, o sulu, yakut kırmızısı dudaklarına doyamıyordum. Dudaklarının tenimde gezindiğini hayal ettiğimde, sikim kasıklarında zonkluyordu. Kahretsin! "Çok güzel kokuyorsun!" Yüzümü boynuna gömdüm, saçlarının o eşsiz kokusunu içime çektim. "Ah!" Ellerim, açlıkla göğüslerini arzulayarak bluzunun içine daldığında inledi. Avuç içlerimde göğüslerini okşadım, meme uçlarının sertleştiğini hissettim. "Ian...!" Dudaklarını ısırarak kollarını boynuma doladı, meme uçlarıyla oynarken öpücüklerinin arasında inledi. Onu kucağıma alıp yatağa taşıdım, kapıya doğru baktı. Neden bu kadar gizli tutmak istediğini merak ettim. Alışması gerekiyordu; onu istediğim zaman, istediğim yerde, her odaya götürmek istiyordum. Kimin izlediği umurumda bile değildi. Onu yatağa doğru bastırarak, "Bugün çok seksisin. Seni tek lokmada yutmak istiyorum," dedim. Sözlerim karşısında nefesi kesildi, yanaklarında koyu bir kızarıklık belirdi. Başka bir öpücük için hamle yapamadan, yüzünü yastığa gömerek benden uzaklaştı. "Nadia, hadi ama!" Saçlarını sırtından çektim ve boynunun arkasını hafifçe öptüm. Tüm vücudu altımda titredi, kalçası kıyafetlerin üzerinden sikime sürtünüyordu. "Neden hala üzerini çıkarmadın?" Parmaklarım eteğinin altında yukarı doğru kaydı, iç çamaşırının kenarına ulaştı. Yırtıp kalçasına şaplak attığımda küçük bir çığlık attı. Yüzünü çevirerek yanağımdan öptü. O tatlı öpücükler bile vücudumu kontrolden çıkarıyordu. Onu çevirdim, ama o kalkıp pozisyonumuzu değiştirdi. Karnımın üzerine oturdu ve dilini adem elmamda gezdirmek için eğildi. Saçlarını çekiştirdim, zevkten inliyordum. Dili yavaşça karnımdan aşağıya, şişkinliğime doğru daireler çizerek indi ve ben kayalar gibi sertleşmiştim. Şehvetli dudakları zonklayan sertliğimi kavradı. Aman Tanrım!! Dili sikimin başını yalarken bana baktı. Aşağı doğru eğilip tüm başını açgözlü ağzına alıp durmaksızın emerken başımı yastığa vurdum. "Ah, Nadia." Ellerinden birini yavaşça karnından aşağıya kaydırarak klitorisini ovuşturdu. Saçlarını çekiştirdim ve yukarı bakmasını sağladım. "Sakın kendine dokunma!" diye uyardım. Dudaklarını büzdü ve bana sızlanan bir ifadeyle baktı, sonra iki eliyle sertleşmiş sikimi kavradı ve daha fazlasını ağzına aldı. Toplarımla oynarken ve dilini aşağıya doğru kaydırırken yüksek sesle inlemekten kendimi alamadım, sonra tekrar başa odaklanmak için yukarı çıktı. "Siktir, siktir!" Sert bir şekilde başını aşağı bastırdım, sikimin köküne ulaştığında zevk suyu sızıyordu. O kadar iyi hissettiriyordu ki bitmesini istemedim. Bir an geri çekildi, ucunu sertçe emdi. Hafifçe inlediğinde, öğürmemeye çalışarak, sikim dudaklarının arasında seğirdi. Ensesini tuttum ve başını tekrar aşağı bastırdım, zevk suyunu yoğun bir şekilde akıtırken durmaksızın ağzına vurdum. "Aman tanrım, Nadia... Boşalacağım!" Ağzının içine patladım, doğrudan boğazına fışkırttım ve o diliyle sikimi okşamaya devam etti. "Ucunu em ve ben söyleyene kadar durma," diye tısladım, ellerimi saçlarının arasına geçirdim. Sperm dudaklarından aşağı damlamaya başladığında, benden ayrılmasına izin verdim. Dilini dudaklarında gezdirmesine ve parmağını emerek son damlaları yalamasına hayran kaldım. "Çok fena iyiydi," dedim, vücudunu kendime doğru çekerek. "Beğendin mi?" diye mırıldandı kulağıma. "Ne sanıyorsun?" diye inledim, klitorisini küçük, sıkı daireler çizerek ovuşturarak. "Mmm...!" Parmaklarıma doğru kıvrandı. "Benim için çok ıslaksın," dedim, üzerime doğru yuvarlanarak parmağımı nazikçe daracık vajinasının içine kaydırdım. Kasılıp parmağımı sıktı, inledi ve sızlandı. Klitorisini ovmaya çalıştığında eline vurdum ve onun yerine başparmağımı kullandım. "Ian," diye mırıldandı, kalçalarını parmaklarımın ritmine uyacak şekilde hareket ettirerek. Bir parmak daha ekledim ve daha derine ittim. Adımı haykırdı, tırnaklarını sırtımda gezdirdi. Sertleşmiş meme uçlarını ortaya çıkarmak için bluzunu yukarı sıyırdım. Tanrım! Tekrar sertleşiyordum. Meme uçlarından birini ağzıma alırken, parmağımı vajinasının içinde kıvırdığımda daha hızlı hareket etmeye başladı. "Cennet...!" diye haykırdı, inlememe neden oldu. Diğer meme ucunu emerken vajinasının kasıldığını, ıslaklığın parmaklarıma fışkırdığını hissettim. Kendinden geçmiş bir şekilde iç çekti ve tekrar şişkinliğime uzandı. "Ah, bebeğim, sen çok yaramaz bir kızsın," dedim, dudaklarını ısırmadan önce başparmağımla alt dudağını okşadım. Akşam yemeği zili çaldı ve bir yay gibi yerinden fırladı. "Rahat ol! Benimlesin." "Gitmeliyim!" Ellerimden kurtulmaya çalıştı. "Nadia!" "Lütfen, bırak beni." Gözleri yaşlarla doluydu. "Ne oldu?" "Bu doğru değil." Bluzunu düzeltti ve eteğine uzandı. "Kahretsin Nadia! Beklemekten bıktım." "Üzgünüm. Buraya başka birini göndermelerini isteyeceğim." "Şu anda başka birini istemiyorum." Koridorda seslerin yükseldiğini duyduk ve utanç içinde yüzünü göğsüme gömdü. "Neden bu kadar zor olmak zorundasın?" Hayal kırıklığıyla yanındaki yastığa yığıldım.