~Ian~ Gerçekten mi? O bana, Ian'a hayır mı dedi? Krallığın en ateşli erkeğiydim ben, hem zengin hem de güçlü. Hayatım boyunca sadece beni pohpohlayan, daha fazlası için yalvaran kadınlarla karşılaştım. Onlar benim için fethedilip geçilecek bedenlerden ibaretti, hiçbir anlam ifade etmiyorlardı. Oysa bu kadın bir zevk evinde doğmuş. Başka ne işe yaradığını sanıyor ki? Dün emrime itaatsizlik ettiği için onu odama çağırdım. Teklifimi reddetmek için geçerli bir sebebi olduğunu düşünmüştüm. "Lütfen efendim! Yerime kız kardeşimi göndereyim." Gözleri, en kötü kabusları gerçek olmuş gibi, yaşlarla dolup taşıyordu. Onu duvara yasladım, kollarımı iki yanına sabitledim, vücutlarımız arasında sadece birkaç santim vardı. Sanki teni tenime değse günah işleyecekmiş gibi kaskatı kesilmişti, hareket edemiyordu bile. İşte bu tereddüdü, aletimi daha da azdırıyor, taş gibi yapıyordu. "Yüzüme bak!" İri, yalvaran gözlerini ve titreyen dudaklarını yukarı kaldırdı. Lanet olsun! O dolgun dudakları ısırmak istiyorum. "Seni kirletmem sadece bir dakikamı alır, Nadia Naadiya, her ne haltsa adın." Kaşları endişeyle çatıldı. "Uslu durursan, o 'dokunulmaz vajinam var' havalarında takılmazsan işin kolaylaşır." "Ama neden ben? İstediğiniz herhangi bir kadını alabileceğinizi biliyorsunuz." Burnumu yumuşak yanağına sürdüm. "Herhangi birini ha? Dün neredeydin? Prensine hiç mi saygın yok?" Gözyaşları yanaklarından süzülürken yüzünü benden çevirdi. Hafifçe kulak memesinin altını öptüm, daha da titremesine neden oldum. "Cevap ver bana! Ve şu gözyaşlarını kes artık. Beni etkilemiyorlar." "B-ben fark edeceğinizi düşünmemiştim." Gözlerini kaçırdı. "Ettim işte. Tutku duyduğun ne varsa, hepsini istediğin zaman yapabilirsin. Seni engellemeyeceğim. Ama yatağımda olmalısın." "Bir kereliğine istisna yapsanız ne kaybedersiniz ki? O kadar çok seçeneğiniz var, hem de çok daha iyileri." "Sen on sekizine yeni girmiş bir fahişesin. İstisna diye bir şey söz konusu bile olamaz." "Ben beceriksizim. Sizi nasıl memnun edeceğime dair hiçbir fikrim yok. Ve o sürtükler tarafından eğitilmek de İSTEMİYORUM!" "Şu an bana mı bağırıyorsun, Nadia?" Onu kendime doğru çektim, sıkıca kollarımın arasına aldım. Kollarımda debeleniyor, kurtulmaya çalışıyordu. Sertliğimin bedenine dayandığını hissettiği an donakaldı, gözleri bir anlığına kocaman açıldı. Saçlarından bir avuç yakaladım, başını aşağı eğerek yere bakmasını sağladım. "Ne var?" diye sordu, şaşkın bir ifadeyle. Elini benimkine aldım ve ereksiyonumu avuçlarının içine yerleştirdim. "Beni delirtiyorsun. Sana sahip olmalıyım, başka yolu yok." Dudaklarımı dudaklarına sürdüm. "Eğer seni emersem beni bırakacak mısın?" diye sordu, beklentiyle gözlerimin içine bakarak. Tam bir sürpriz kutusu. Onu yatağa fırlattım. "İstediğim bu değil. Seni yemek, inletmek istiyorum." "Hayır!!!" Benden kaçmaya çalıştı ama onu yatağa çivilemiştim, vücudumu bedenine bastırıyordum. Elim külotunun içine kaydı. Kahretsin! Sırılsıklam olmuştu. O vajinayı sonsuza dek sikerek yok etmek istiyordum. Ama bugün değil. Ona tecavüz etmek istemiyordum. Bana yalvarmasını istiyordum. "Lütfen beni bırakın." Küçük ellerini göğsüme koydu, beni var gücüyle itti. "Elbette, seni orgazma ulaştırdıktan sonra." "Ben i..." Daha itiraz edemeden ağzını elimle kapattım. Gözlerinde, onu öldüreceğimi söylemişim gibi bir korku belirdi. Klitorisini okşarken boynunu öptüm. Hafifçe inledi. Yatak çarşaflarını tırmaladı, parmaklarımı içine soktuğumda iç çekiyor, nefes nefese kalıyordu. Bacaklarından yakalayıp yatağın kenarına çektim, dizlerimin üzerine çöktüm. Dilimi o sırılsıklam vajinasında gezdiriyor, klitorisini emerken derinlemesine yalıyordum. Dudaklarından kopan yüksek bir inleme sesi penisimi zonklattı. Tanrım! Sadece bundan bile bu kadar yüksek sesle inliyorsa, onu duvara yaslayıp arkadan siktiğimde dünya yıkılır. Dilimi yukarı doğru kaydırıp göbeğini öptüm, bir yandan da vajinasını parmaklıyordum. Sırtı yay gibi gerildi, kalçaları havaya kalkarken tekrar inledi. Onu biraz daha yemek için geri döndüm. Saçlarımı çekiştirdi, zevkten çığlıklar attı. Ona biraz işkence etmek için durdum. Şaşkınlıkla bana baktı, gözleri devam etmem için yalvarıyordu. "Seni istediğimde yanıma gelecek misin?" Yine çarşafları sımsıkı kavradı ama cevap vermedi. Yavaşça parmaklarımla o nefis pembe dudaklarını okşadım, dudaklarımla klitorisini çekiştirdim. "Evet mi, hayır mı?" "E-evet, evet! Lütfen durma." "Grup seksine katılacak mısın?" "İstemiyorum!!" "Söyle." "İstiyorum!" "Ne istiyorsun?" "Vajinamı yemeni ve ben orgazm olana kadar durmamanı istiyorum." İki parmağımı içine soktum, akan suyunu dilimle yakaladım. Başını geriye attı, durmamamı istercesine. Sürekli inleyerek kasılıyor, bacaklarını omuzlarıma dolamış, dilime karşı hızlı bir ritimle hareket ediyordu. Titredi ve vücudu gevşemeden önce tatmin olmuş, yüksek bir inleme sesi çıkardı. Dilimle temizledim, heyecandan başım dönüyordu. Üzerine doğru yaklaştım, bileklerini sıkıca tuttum, gitmesine izin vermek istemiyordum. "Şimdi gidebilir miyim lütfen!" Güçlükle nefes alıyordu. Gözlerinin içine baktığımda yanakları kıpkırmızı olmuştu. "Kızarıyor musun?" Yanağını sertçe ısırdım, sonra öptüm. "Gidebilirsin." Ondan uzaklaştım. Sakinleşmem gerekiyordu. "Kız kardeşine hemen buraya gelmesini söyle," dedim kapıdan çıkmadan önce. "Ve ona bir de kırbaç getirmesini söyle."