Selina, Starlight Kulübü gibi bir yerde Trevon'u göreceğini hiç düşünmemişti. "Selina, sen neden buradasın?" Trevon, barda hesabı kontrol ettikten sonra, Charm'ı araştırmak için aşağı kata inmeye karar verdi. Birisi, ona benzeyen bir kadının tuvalete doğru gittiğini söylemişti. Peşinden gitti ve sadece isimde evli olduğu kadın Selina'yı görünce şaşırdı. Trevon yanına doğru yürürken sesi derindi, bir kızın kalbini taklalar attırabilecek türden. Etrafında o aura vardı, odayı dolduran, attığı her adımla daha da güçlenen türden. Keskin gözleri, takım elbisesinin kusursuzca oturduğu bariz fit vücudu ve ondan gelen hafif tütün kokusu—her şey çok yoğun ve dikkat çekiciydi. "Starlight Kulübü'nde takılmak eğlenmek için burada olduğum anlamına geliyor. Son mesajımı aldın mı?" diye sordu Selina. "Hayır, bakmadım. Ben birini bulmak için buradayım." Trevon Selina'ya yakın durdu, eğildi. "Üzerinde biraz kan var," dedi, küpesinin altından bir lekeyi silkeleyerek. Selina'nın yüzü neredeyse hiç kıpırdamadı. Kavga sonrası temizlikte özensiz davranmıştı, muhtemelen yıllardır yapmadığı için. Gözleri kısılıp aralık bırakılan tuvalet kapısına kaydı. "Birisi sana sorun mu çıkarıyor?" "Artık çıkarmayacak," diye yanıtladı Selina, gayet sakin. "Ve Trevon, şunu açıklığa kavuşturalım—ailenle ilgili dramayla başa çıkmak için birlikte yaşama oyununa varım, ama yarın saat 15.00'te hizmet merkezinde beni satma. Belki devreye girmen gerekebilir." Cevap vermeden önce Selina'nın telefonu vızıldadı. Tele bakıp cevap tuşuna bastı ve uzaklaşmaya başladı. "Halletmem gereken başka bir şey var. Yarın görüşürüz. Kaytarma. Mesajlaşırız." Trevon onun uzaklaşmasını izledi ve sonra tuvalete girdi. Kevin'ı kıyma makinesinden geçmiş gibi, zar zor tutunurken buldu. Trevon her kabinin kapısını tekmeleyerek açtı, Charm'ı aradı, ancak hepsini boş buldu. 'Gerçekten Selina olabilir mi? Henüz yirmi bir yaşında ama aynı zamanda Karanlık Ağ'ın ünlü hacker'ı Charm mı, iki yıl önce zirveye ulaşan?' diye merak etti. İnanmak zordu. Selina, bir gizemin içine sarılmış bir bilmeceydi. Peşini bırakamadı ve bir telefon açtı. "Patron, neye ihtiyacınız var?" diye bir ses geldi diğer uçtan. "Daha derine in. Selina hakkında herhangi bir şey için tüm kaynaklarımızı ara. Yarın tam bir brifing istiyorum, ve tam diyorum." "Emredersiniz, efendim." Telefon görüşmesi bittikten sonra Trevon kulübün güvenlik kameralarını incelemeye koyuldu ve Kevin'la ilgilenmesi için birini aradı. "Yardım... Yardım edin..." Kevin'ın yalvarışı güçsüzdü, görüşü bulanıktı. Çaresizce uzandı. Ama Trevon geri çekildi, tiksintisi açıkça belliydi ve elini ayağının altında ezdi. Kemiğin kırılma sesi, her şeyin kararmasından önce Kevin'ın bildiği son şeydi. Selina sessiz bir köşeye sindi ve Lydia'nın çağrısını yanıtladı. "Ne? Grubunuzun gitaristi yolda kaza mı geçirdi? Ve ciddi mi?" Selina şaşkına döndü. "Peki, gösteri için plan ne?" "Selina, bir mucizeye ihtiyacımız var ve o sensin. Hala gitar çalıyor musun, değil mi?" Lydia, Selina'ya her zaman eşsiz hediyeler getiriyordu, aralarında bir gitar da vardı, ona tutkusunu bulması için ilham vermeyi umuyordu. Lydia, kendi başına bırakıldığında olduğu gibi, Selina'nın kaybolmasını ve yönsüz kalmasını istemiyordu. Lydia'nın gözünde Selina sadece iyi değildi; bir gitar dehasıydı. "Evet, çalabilirim..." Selina duraksadı, Harvey ailesinin dışlanmışı olduğu anıların zihninde canlanmasıyla. Çalmayalı çok olmuştu. Grubun ahengini bozmaktan ya da daha kötüsü, Lydia'yı herkesin önünde utandırmaktan korkuyordu. Ama hayır, bu onun hayata ikinci şansıydı. Harvey ailesinin o ezik büzüğü olmaktan, sevgi özleminden vazgeçmişti. "Say beni, Lydia." Selina'nın sesi kararlılık doluydu, hak ettiği şeyi geri almaya hazırdı. "İşte bu benim bahsettiğim." Lydia'nın sesi aydınlandı. "Bu gece Starlight Kulübü'nü ateşe vereceğiz!" "Hadi coşturalım!" Starlight Kulübü'nde sahne arkasında, Selina odanın gözlerinin üzerinde olduğunu, yargıladığını hissetti. The Rose'un menajeri, kırklı yaşlarında, sevimli ama sinirleri bozulmuş gibi görünen, gözlüklü, tombul bir kadındı. Lydia'ya doğru koştu, telaşlıydı. "Lydia, kesin bir şey değilse, kayıplarımızı keselim. Kadroyu ayarlamak ve gösteriyi kurtarmak için kulüple çalışabiliriz. Kötü bir set, The Rose'un itibarını öldürebilir; bu şaka değil." "Elaine, emin olmasaydım bahse girmezdim. Arkadaşımla tanış—Selina. Gitar yerine o geçecek ve coşturacağız. Eğer batarsak, faturayı ben öderim ve The Rose'dan çekilirim," diye söz verdi Lydia. "Lydia, şu anda The Rose'da revaçta olan sensin," diye iç geçirdi Elaine Moore ve nota kağıtlarını Selina'ya uzattı. "Tatlım, her şey sana bağlı. Şu anda başka bir grup var ve uyum sağlamak için otuz dakikamız var..." Elaine'in sesi kesildi, gücünü kaybetti. Uyum sağlamak için otuz dakika mı? Çoğu grubun uyum yakalaması için en az tam bir güne ihtiyacı vardı, özellikle Starlight Kulübü gibi bir yerde ve bu, normal kadrolarıyla geçerliydi. Selina'nın son dakikada dahil olup başarması, küçük bir mucizeden başka bir şey olmazdı. Selina hiç vakit kaybetmedi; gözleri müzikte dans etti, her notayı anında ezberledi. "Rahat ol, Selina," diye onu rahatlattı Lydia, destekleyici bir şekilde okşayarak. "Bunu başaracaksın. Bu gitarı denemek ister misin?" "Elbette." Selina onu Lydia'dan aldı. Gitar bir güzellikti, ateşli bir bulut tasarımıyla süslenmişti ve telleri sahne ışıklarını tam olarak yakalıyordu. Bir teli çaldı—ses canlı ve ateşliydi, tam da sevdiği gibi. Tam o sırada, bir çift ikiz yaklaştı.