Valens’in ofisine girer girmez selam niyetine, “Biliyorsun, gitmeden önce beni uyandırabilirdin,” diye homurdandım. “Ah.” Beş kişinin başı bana döndüğünde yüzüm kızardı. İçlerinden biri bana bilhassa hınç dolu gözlerle bakıyordu.
“Toplantının ortasındayız,” dedi sert bakışlı adam, ben kapıda bir budala gibi dikilirken geçen her saniyeyle birlikte ifadesi daha da sevimsizleşiyordu.
“Anladım,” dedim
















