Yvonne ve Blake'in dili tutulmuştu. Faye'in bahsettiği Wilbur Penn, akıllarındaki kişi olabilir miydi? Tam o sırada Wilbur hafifçe iç geçirdi. Kimliğini açıklamayı planlamıyordu ama Faye'in ne yapmaya çalıştığını anlamıştı. Sadece onun intikamını almak istiyordu. İş bu noktaya geldiğine göre, yapabileceği tek şey sahneye çıkmaktı. Wilbur, Gordon'a baktı ve "Bana bir dakika müsaade et. Hemen döneceğim," dedi. Gordon, Wilbur'a inanamayarak bakıyordu. Gerçekten Cape Konsorsiyumu'nun sahibi o muydu? Eğer durum buysa, gerçekten olağanüstü biriydi. Wilbur yavaşça sahneye doğru yürüdü. Blake ve Yvonne onun gerçekten o olduğunu teyit ettiklerinde, ikisinin de yüzünde tarifsiz bir ifade belirdi. Wilbur mikrofonu alırken Faye sessizce kenara çekildi. Wilbur dönüp Blake ve Yvonne'a baktı. Çift, gözlerinde dehşetle şiddetle titriyordu. Eğer Wilbur gerçekten Cape Konsorsiyumu'nun sahibiyse, işler onlar için çok kötüye gidecekti. O sırada Wilbur ağır ağır konuştu: "Yüzümü göstermeyi planlamıyordum ama Bayan Yves konuyu böyle ortaya koyunca, mutlu çifte birkaç kelime söylemek zorunda kaldım." Wilbur'ın sözleri kalabalığı tam bir sessizliğe gömdü. Üç yıl boyunca asalak gibi yaşayan, aylaklık eden ve sonunda kapı dışarı edilen o Wilbur Penn, meğer Cape Konsorsiyumu'nun arkasındaki gerçek patronmuş. Üstelik düğüne bizzat gelmişti. Bu inanılmaz ve korkutucuydu. Kalabalıktaki bazı insanlar Blake ve Willow ailesi için endişelenmeye başlamıştı, çünkü Cape Konsorsiyumu'nun arkasındaki gerçek güç başından beri oradaydı. Blake ve Yvonne dehşet içinde zangır zangır titriyorlardı. Wilbur'ın nasıl olup da Cape Konsorsiyumu'nun sahibi olduğu hakkında hiçbir fikirleri yoktu. Böylesine büyük bir patronu karşılarına almışlardı. Bundan sonra nasıl huzurlu bir hayat sürebilirlerdi ki? Faye'in Woods Şirketler Grubu'na yatırım yapma süreci aniden Blake'in aklına dank etti; alnından terler süzülmeye, göğsüne derin bir korku ve dehşet çökmeye başladı. Yvonne titremesini durduramıyordu. Wilbur'ın gerçek kimliği meğer ne kadar korkunçmuş. Ondan boşanmakla aptallığın en büyüğünü yapmıştı. Wilbur'ın gerçek gücü düşünüldüğünde, Willow ailesinden intikam almaya kalkarsa neler olacağını hayal bile edemiyordu. Çiftin korkusu giderek artarken, Wilbur sadece gülümsedi. "Burada, yeni evli çifte ömürlerinin geri kalanında birlikte mutlu ve tatmin edici bir yaşam diliyorum. Teşekkürler herkese." Konuşmasından sonra Wilbur, Blake ve Yvonne'a gülümsedi, ardından sahneden inip yerine döndü. Blake ve Yvonne o kadar şok olmuşlardı ki dilleri bağlanmıştı. Sunucu da ne yapacağını bilemez halde sersemlemişti. Tam o sırada Faye, ciddi bir ifadeyle mikrofona yaklaştı. "Az önce Woods Şirketler Grubu'nun yönetim kurulundaki temsilcilerimizden bir telefon aldık. Woods Şirketler Grubu'nun mali durumu tam bir karmaşa içinde ve vergi kaçakçılığı yapıyorlar. Ekibimiz polisi aradı ve yönetim kurulunu da bilgilendirdi. Blake Woods'un yönetim kurulu üyeliği görevinden alınması için oybirliğiyle karar verildi." "Bunu yapamazsınız!" Blake, Faye'in Woods Şirketler Grubu'na yatırım yapmayı neden bu kadar kolay kabul ettiğini ve neden bu kadar çok insanın yönetim kuruluna katıldığını sonunda anlamıştı. En başından beri onların tuzağına düşmüştü. Tüm o mali denetim lafları sadece bir bahaneydi. Faye'in yapmak istediği şey onu kovmak ve şirketi ele geçirmekti. O şeytan kadın, en ufak bir suçluluk duymadan ona yalan söylemişti. Hatta Cape Konsorsiyumu'nun Woods Şirketler Grubu gibi küçük bir şirketi pek umursamayacağını iddia etmişti. Üstüne üstlük, o da buna kanmıştı! Blake, elleri titreyerek Faye'in üzerine yürüdü ve onu işaret etti. "Bu bir tuzak, hain bir tuzak! Woods Şirketler Grubu benim. Hiçbiriniz onu alamayacaksınız!" Faye gülümsedi ve yanıt verdi: "Öyle mi? Biz burada tamamen yasal yöntemler kullanıyoruz. Eğer bir sorunun varsa pekâlâ beni dava edebilirsin." "Seni!" Blake o kadar öfkelenmişti ki ağzından kan geldi. Manzara karşısında paniğe kapılan Yvonne, "Bayan Yves, bunu yapamazsınız. Blake'i hangi gerekçeyle kovuyorsunuz?" dedi.