Bakışlarım kafenin üzerinde kayıyor. "Onu da göremiyorum."
Diliyle yanağının içini dürtüyor, ağzının köşeleri yukarı kalkıyor. "Carter Beckett o lanet olası fil, Liv."
"Ah. O fil." Tırnaklarımdaki ojeyi kontrol ediyorum. "Onu zaten konuşmuştuk." Hatta, o sinir bozucu, narsist suratını aklımdan çıkarmayı başarmıştım.
"Üç mojito ve beş tekila shot'ı içmiştim. O konuşmadan tek kelime hatırlamıyorum."
















