Melodi dudaklarını büzdü, Tiffany'ye yanıt vermedi. Jeremy'nin kendisini savunmadığını biliyordu. Sadece bir doktorun hastasına göstereceği özeni gösteriyordu. Jeremy'nin harika bir doktor olduğunu inkar etmek mümkün değildi. Her zaman mantıklıydı ve her zaman bir doktor olarak görevini yerine getirir, her hastaya azami özen ve dikkatle davranırdı. Ancak, bunlar asla Melodi için özel bir ilgiye dönüşmeyecekti. Melodi, Krystal'ın pastasını kesip dağıttığı yöne doğru baktı. Krystal büyük ölçüde Cheryl'e benziyordu, ama pek gülümsemiyordu. Pasta keserken bile ifadesizdi. Pasta kesmiyormuş da, elinde neşter tutuyormuş gibi görünüyordu. Jeremy diğer tarafta oturmuş, Harold ile bazı kağıtlara bakıyordu, muhtemelen bir vakayı tartışıyorlardı. Krystal bir tabak getirdi ve önüne koydu. "Bugün eşyaları taşımama yardım ettiğin için teşekkür ederim." Jeremy başını kaldırdı. "Rica ederim. Andrew ve Laura seni gözetmemi istediler." "Ne kadar meraklılar." Jeremy yanıt vermedi ve dikkatini önündeki tıbbi kayıtlara çevirdi. Harold daha önce getirmişti—bir hastanın önceki tedavi kayıtları. Krystal dikkatini ona yöneltti ve gelişigüzel bir şekilde sordu, "Bu ne?" "Kafatası kırığı ve menenjiyom ile yeni yatırılan bir hasta. Başka komplikasyonlar da var, bu yüzden oldukça karmaşık bir vaka." Krystal duraksadı, ama kısa süre sonra vakayı incelemede onlara katıldı. Harold bir süre onlarla birlikte dosyayı inceledi, sonra çağrıldı. Ayrılmak üzereyken, Jeremy ve Krystal'ın hastanın daha muhafazakar bir tedavi yaklaşımına uygun olup olmadığını tartıştıklarını duydu. Başını sallayarak çaresizce, "Şu anda bir araya geliyoruz. Eğer ikiniz bunu tartışmak istiyorsanız, yarınki toplantıda devam edebilirsiniz." dedi. Jeremy de Krystal da aynı anda, "Ben bunu incelemeye devam edeceğim." diye bağırdıklarında başlarını kaldırmadılar. Harold'ın söyleyecek bir şeyi yoktu ve sadece uzaklaşabildi. Ancak, tam arkasını döndüğü anda, köşede oturan Melodi ve Tiffany'yi gördü. Melodi'nin bakışları tesadüfen Jeremy ve Krystal'a sabitlenmişti. Harold, bölümdeki en sosyal insandı. O anda, Melodi ve Krystal hakkında duyduğu belirsiz bilgileri hatırladı. Bir tabak dilimlenmiş meyve aldı ve onlara doğru yöneldi. "Hanımlar diyet yapmayı mı düşünüyorsunuz da pastaya dokunmuyorsunuz? O halde biraz meyve alın. Taze ve lezzetli." "Teşekkür ederim, Doktor Franklin," dedi Melodi hafifçe. Harold kaşlarını kaldırdı. "Neden bu kadar kibarsın? Hepimiz meslektaşız. Ha, doğru. Jeremy'ye işine bu kadar düşkün olmamasını söylemelisin, yoksa insanları toplantılarda vakaları tartışmaya sürüklüyor." Yüzünde çaresiz bir ifade vardı ve Jeremy'ye bakmak için geri döndüğünde homurdandı. "Görüyorsun? Sadece Doktor Finnigan'ı tartışmasına sürüklemekle yetinmiyor. Şimdi Caleb ve Seth'i de dahil etti." Melodi bakışlarını takip etti. Gerçekten de Jeremy'nin etrafında daha fazla doktorun toplandığını ve sanki bir toplantı yapıyorlarmış gibi göründüklerini gördü. Gözlerini kırpıştırdı ve kenetlenmiş parmakları sonunda gevşedi. Harold ayrıldığında, Tiffany eğildi ve fısıldadı, "Yani Doktor Chesson ve Doktor Finnigan bir vakayı tartışıyorlardı. Merak ediyordum, Doktor Chesson'ın karakteri neden aniden değişti ve Doktor Finnigan ile bu kadar mutlu bir şekilde sohbet ediyordu." Melodi alçak sesle mırıldanarak karşılık verdi. Toplantı çok uzun sürmedi, çünkü hala vardiyada olan insanlar vardı. Melodi gündüz vardiyasındaydı ve doğrudan eve gidebilirdi. Tiffany gökyüzüne baktı ve içini çekti. "Bu yağmurlu mevsim ne zaman bitecek? Yakında tekrar yağmur yağacak gibi görünüyor. Eve nasıl gideceksin, Melodi?" Melodi yanıt verme fırsatı bulamadan Harold yanlarına geldi ve dedi ki, "Bayan Wardolf elbette Jeremy ile ayrılıyor. Onun da daha sonra vardiyası yok." Melodi Jeremy'ye baktı, ama o Krystal ile konuşuyordu. Harold'ın yorumunu duyunca, başını kaldırdı. "Onunla gitmiyorum." Harold şaşırdı. "Ne?" Krystal elindeki tıbbi kaydı karıştırdı ve Melodi'ye hızlı bir bakış attı. "Doktor Chesson ve ben bu vakayı tartışmaya devam etmek istiyoruz. Ofise geri dönmeyi planlıyoruz." "Senin için sorun değil mi, Bayan Wardolf?" diye sordu umursamazca.