Korumaların telaşlı koşturmacası arasında genç bir kız çocuğu sedyeyle hastaneye yetiştirildi. Yanında, uzun, dalgalı saçları ve siyah çoraplar saran bacaklarıyla göz kamaştırıcı, uzun boylu bir kadın, kızın elini umutsuzca sıkıyordu. Sesi titrek bir fısıltıya dönüştü, "Cece, ne olur iyi ol. Buradayım, ne olursa olsun seni kurtaracağım, söz veriyorum." Ortamın aciliyetine rağmen, etraftakilerin çoğu kadını tanımakta gecikmedi. O, Jayrodale'in en nüfuzlu ailesi olan Rhodes ailesinin varisi ve şehrin en güzel kadını olarak nam salmış Lauren Rhodes'du. Jayrodale'in moda çevrelerinde Lauren, baştan çıkarıcı bir femme fatale olarak anılırdı. Hastanenin başhekim yardımcısı Bernard Hackett telaşla yanlarına gelerek, "Bayan Rhodes, lütfen endişelenmeyin. Kız kardeşinizi kurtarmak için elimizden geleni yapacağız," diye güvence verdi. Lauren'ın konumu ve Rhodes ailesinin Jayrodale üzerindeki etkisi rakipsizdi. Bu nedenle, hastane personeli onlara en üst düzeyde özveri ve saygıyla hizmet etmek zorundaydı. Cecelia Rhodes'un acil servise götürülmesini izleyen Lauren, etrafında toplanan kalabalığa döndü. Kusursuz yüzünde hâlâ gözyaşları parlıyordu, ancak bu gözyaşları onun zarafetini ve otoritesini gölgeleyemiyordu. "Dr. Hackett, derhal en iyi doktorunuzu buraya getirin. Tek bir isteğim var: Cecelia'yı kurtarın. Başarılı olursanız, sizi fazlasıyla ödüllendireceğiz." Bernard ciddiyetle başını salladı. "Rhodes ailesinin bir ferdi için, en seçkin ekibimizi görevlendireceğiz. Başhekimimiz şehir dışında olduğu için, operasyonu bizzat ben yöneteceğim." Ardından, hastane personeline dönerek, "Ayrıca, bu operasyonda bana yardımcı olacak en yetenekli uzman hekime de ihtiyacım olacak," diye ekledi. Bu sözler üzerine, özellikle de erkek doktorlar olmak üzere birçok kişi heyecanla öne atıldı. Bu, Lauren'ın gözüne girmek için kaçırılmayacak bir fırsattı; büyük ödüllerin yanı sıra, belki de Jayrodale'in en gözde bekarının ilgisini çekme ihtimali vardı. Philip en hevesli olanıydı, hızla öne atılarak doğrudan Lauren'a seslendi. "Bayan Rhodes, bana Dr. Philip diyebilirsiniz. Ben bu davayı üstlendiğimde, Bayan Cecelia emin ellerde olacak." Lauren kaşlarını çattı. "Dr. Hackett, bu doktor gerçekten de en yetenekli uzman hekiminiz mi? Sadece en iyilerle çalışmak istiyorum. Umarım beni anlarsınız." Bernard tereddüt etti, bakışları istemsizce kalabalığın arkasında duran Andrew'a kaydı. Saçları kırlaşmış yaşlı bir doktor Bernard'a doğru eğilerek fısıldadı, "Bernard, Rhodes ailesinin önemini göz önünde bulundurursak, Andrew'un Philip'ten daha iyi bir seçim olacağına inanıyorum." Bir başka saygın kıdemli doktor da araya girdi, "Bernard, Andrew'un sana yardım etmesine izin ver. Buradaki herkes onun olağanüstü tıbbi becerilerine şahittir." Bernard kararsızdı, Andrew'un tıbbi yeteneklerinin Philip'inkinden çok daha üstün olduğunun farkındaydı. Ancak Andrew'u seçememesinin tek bir nedeni vardı: Philip onun oğluydu. "Bayan Rhodes, Dr. Philip gerçekten de en yetenekli uzman hekimimizdir. Ona gönül rahatlığıyla güvenebilirsiniz." Bernard'ın güvencesi üzerine Lauren daha fazla itiraz etmedi. "Pekâlâ. Dr. Hackett ve Dr. Philip, ikinizin de elinizden gelenin en iyisini yapacağınıza güveniyorum." Cesaretlenen Philip kendinden emin bir şekilde, "İçin rahat olsun Bayan Rhodes. Sizi ve kız kardeşinizi hayal kırıklığına uğratmayacağım," dedi. Acil servise doğru yürürken, Andrew'a küçümseyici bir bakış attı, hastanelerinde bağlantıların yetenekten daha önemli olduğunu düşünerek içten içe seviniyordu. Christina'nın desteği olmadan, Andrew'un hayatının daha da zorlaşacağına inanıyordu. Kalabalığın arkasında duran kıdemli doktorlardan biri Andrew'un omzunu sıvazladı ve "Andy, neden kendini savunmadın? Bu senin için harika bir fırsat olabilirdi," diye sordu. Başka bir kıdemli doktor da ekledi, "Andrew, hepimiz senin olağanüstü yeteneklerine ve etik değerlerine tanık olduk. Philip'in aile bağlantıları sayesinde bu işi alması gerçekten çok yazık. Sakın moralini bozma." Andrew, minnettarlığın ve nezaketin sıcaklığını hissederek hafifçe gülümsedi. "Desteğiniz için hepinize teşekkür ederim. Ancak hayat kurtarmak, kim yaparsa yapsın, kutsal bir eylemdir. Hasta iyileştiği sürece, önemli olan tek şey budur." İki yaşlı doktor uzaklaşırken endişeyle birbirlerine baktılar. Bağlantıların çoğu zaman yetenek kadar önemli olduğunu biliyorlardı ve Andrew'un siyasi manevralar yapmaktan kaçınmasının, gelecek vadeden kariyerini olumsuz etkileyebileceğinden endişe ediyorlardı. Hâlâ korumaları tarafından çevrelenen Lauren, kalabalığın kenarında durmuş Andrew'u izliyordu. Diğer erkek doktorların aksine, onun arka planda kaldığını fark etmişti. Keskin sezgileri, bu durumun göründüğünden çok daha karmaşık olduğunu söylüyordu. Asistanı Eunice Brooks'a dönerek fısıldadı, "Jayrodale Genel Hastanesi'ndeki en iyi doktorlar hakkında sessizce bilgi topla. Ve arkada duran o doktorun adını öğren." Eunice'in istenen bilgilerle geri dönmesi uzun sürmedi. "Hanımefendi, Dr. Hackett bizi yanıltmış gibi görünüyor," dedi öfkeyle. "Philip, bu hastanedeki en iyi uzman hekim olmaktan çok uzak. Aslında, ilk sıralarda bile değil." Lauren'ın bakışları buz gibiydi, ancak sakinliğini korudu. "Önemli değil. Cece iyi olduğu sürece, bu durumu görmezden gelebilirim." Eunice devam etti, "Sorduğunuz doktorun adı Andrew Lloyd. Anlaşılan, oldukça yetenekli biri. Konuştuğum kişiler, tıbbi becerilerinin buradaki en iyiler arasında olduğunu ve hatta birçok deneyimli kıdemli doktoru geride bıraktığını söylediler." Lauren şaşırmıştı. Andrew'u sadece merakından sormuştu, ancak özellikle de gençliği göz önüne alındığında, hastanede bu kadar dikkat çekici olmasını beklemiyordu. Sonuçta, tıbbi uzmanlığın genellikle yaşla birlikte arttığı bilinen bir gerçekti. Eunice'in ifadesi meraklı bir hal aldı ve "Dr. Lloyd'un hikayesinde daha fazlası var, Bayan Rhodes," diye ekledi. Lauren, merakla gülümsedi. "Anlat bakalım." Eunice hevesle anlatmaya başladı. "Stevens Şirketi'nin o göz kamaştırıcı CEO'sunu hatırlıyor musunuz? Güzelliği sizin güzelliğinizden sonra geliyor, ancak tıpkı sizin gibi, sayısız hayranı var. Söylentilere göre, bir süredir genç bir sevgili tutuyormuş ve tahmin edin kim çıktı?" Lauren'ın gözleri faltaşı gibi açıldı. "Yoksa o kişinin Dr. Lloyd olduğunu mu ima ediyorsun?" Eunice sırıtarak başını salladı. "Ta kendisi. Ama zavallı Dr. Lloyd... Söylentilere göre Christina onu terk etmiş ve şimdi de Harvey Weller ile nişanlanmış." Lauren başını iki yana salladı. "Çok genç ve yetenekli. Eğer bir metresin sevgilisi olmak yerine kariyerine odaklansaydı, çok daha çekici olabilirdi. Yazık olmuş." Tam o sırada acil servis kapıları hızla açıldı ve iki hemşire panik içinde dışarı fırladı. Bu dedikodu dolu an, acı bir şekilde kesintiye uğradı. "Acil durum! Hastanın hayati belirtileri hızla düşüyor. Neredeyse nefes alamıyor!"