Bunu der demez, Austin kelimeleri masaya fırlattı ve şarap şişesini alıp odadan çıktı.
O lanet olası adam, giderken bile bana bir ters köşe yapmak zorundaydı. Gerçekten de cesareti vardı.
Samantha ise, Austin'in gidişine en ufak bir öfke belirtisi bile yansıtmadı. Gülümsemesi hala her zamanki gibi parlak ve çekiciydi, neredeyse fazla mükemmeldi. Sanki bir müzeden alınmış, donmuş ve ürkütücü dere
















