Maisie döndüğünde, adamın keskin bakışlarıyla karşılaştı. Bu adamın yüzünü görünce nutku tutulmuştu. Adamın bembeyaz bir teni, zarif ve derin yüz hatları, içine nüfuz edilemez bir soğukluk saklıyormuş gibi duran belirgin kehribar rengi gözleri ve bıçak gibi keskin, ince dudakları vardı. Yüzü hem Colton'a hem de Waylon'a çok benziyordu. Gözleri bile aynı renkti! Maisie, Stoslo'da doğum sancıları başladığında üçüz bebek beklediğini öğrenmişti. İlk doğanı da ikincisi de ondan hiçbir özellik almamıştı. Ancak, en küçüğü ona biraz benziyordu, ama simsiyah saçlarıyla—tıpkı şimdi önünde duran adamınki gibi. Maisie, önündeki adama bakarken gözleri karardı. 'Bu adam kim? Willow ile ne ilişkisi var?' Nolan Goldmann, bakışlarını Maisie'nin yüzüne odakladı. Kaşlarını çattı. 'Bu kadın...' Nolan'ın Maisie'nin yüzünü incelediğini fark eden Willow, sessizce dişlerini gıcırdattı. 'Kahretsin, Nolan onu tanıyamaz, değil mi?' Bunun olmasına izin vermeyecekti! Ellerini Nolan'ın koluna doladı ve acıklı bir bakışla, "Nolan, özür dilerim, bu kadar fevri davranmamalıydım. Ama babam tüm kalbini Vaenna Mücevherat'a verdi. Sadece şirketi korumak istediğim için yaptım," dedi. Nolan'ın gözleri buz gibi soğudu. Willow'un açıklamasını görmezden gelerek, öne doğru yürüdü. "Vaenna Mücevherat iflas edecek, öyle mi? Bunu söyleme hakkını sana kim veriyor?" Maisie alay etti. Babası tüm kalbini mi vermişti? Lütfen, babasının yaptığı tek şey başkası tarafından dikilmiş bir ağacın gölgesinde keyiflenmekti. Willow gerçekten kendi hikayesini nasıl boyayacağını biliyordu. Maisie başını kaldırdı ve doğrudan Nolan Goldmann'ın gözlerinin içine baktı. "Söylediysem ne olmuş yani?" Bu sözleri duyan odadaki herkes keskin bir şekilde nefesini içine çekti. Bu kadın nasıl olur da Bay Goldmann'a karşılık verebilirdi!? Ölüm fermanını mı imzalamıştı? Nolan'ın yüzünün asıldığını gören Maisie, kollarını kavuşturdu ve gülümsedi. "Bu seni neden ilgilendiriyor? Onun adamı olduğun için mi onu savunuyorsun?" Pfft. Ne kadar da mükemmel bir pislik çifti! Willow gibi birine düşecek bir adam kesinlikle iyi biri olamazdı. "Ne hakkında konuştuğunu biliyor musun?" diye soğuk bir şekilde sordu Nolan. Maisie kaşını kaldırdı ve alaycı bir şekilde karşılık verdi, "Elbette biliyorum. Bu şirket beni transfer etti ama şimdi de işleri benim için zorlaştırıyor. Buranın hizmeti gerçekten harika." 'Onu transfer mi ettiler?' Willow sendeledi. "Ne... Ne diyorsun sen? Vaenna sana ne zaman yaklaştı ki?" Bu sürtük deli miydi? "Bayan Vanderbilt, hafızanızın biraz bulanık olduğu anlaşılıyor. Daha geçen ay, beni Luxella'dan transfer etmek için 150.000.000 dolar teklif etmediniz mi? Vaenna Mücevherat bana saygı gösterme niyetinde değilse, o zaman işbirliğimizi unutabiliriz." Herkes şaşkınlığa düşmüştü! Maisie, uluslararası üne sahip mücevher tasarımcısı Zora olduğu ortaya çıkmıştı! Willow şok olmuş görünüyordu. "İmkansız. Nasıl Zora olabilirsin ki!?" Tam o anda, Nolan'ın soğuk bakışları onun üzerinden geçti. Willow, konuşmasını bitirmeden sözlerini geri çekmek zorunda kaldı. Yüzü utançtan kızardı. Maisie bakışlarını Nolan'a yöneltti. "Sanırım, beyefendi, onun arkasından 150.000.000 dolar ödeyen adamsınız?" Bu kadar parayı ortaya dökmek babası Stephen'ın karşılayabileceği bir şey değildi ve kesinlikle Willow'un da değildi, bu da geriye bu adamı bırakıyordu. Gerçek şu ki, Willow son birkaç yıldır arkasını kollayacak zengin birini bulmuştu. Nolan önündeki kadına baktı. Ona garip bir tanıdıklık hissi veriyordu, ama tam olarak ne olduğunu çözemiyordu. Sanki daha önce bir yerde karşılaşmışlardı... Willow, Nolan'ın Maisie'yi tanıyacağından korkuyordu. Aceleyle yanına koştu. "Nolan, yalan söylüyor olmalı. Onun Zora olması imkansız!" Maisie ve dünyaca ünlü bir tasarımcı olan Zora'nın aynı kişi olması nasıl mümkündü? Maisie ile uzun zamandır birlikte yaşamıştı. Üvey kız kardeşinin mücevher tasarımına yeteneği olduğunu nasıl bilmezdi? Moda endüstrisinin medyası bile bu gizemli tasarımcıyı gerçek hayatta hiç görmemişti. Herkes kolayca Zora gibi davranabilirdi, değil mi? "Zora olduğunu iddia ediyorsun. Öyleyse bize kanıt göster. Bildiğim kadarıyla, Bayan Zora, Stoslo kraliyet ailesinden hatıra bir rozet almıştı. Bu, herhangi bir sıradan insanın sahip olabileceği bir şey değil!" Willow cümlesini bitirirken, gözlerinde bir memnuniyet parıltısı belirdi. 'Doğru, istediği kadar blöf yapabilir.' Maisie rozeti çıkaramazsa, o zaman sadece bir sahtekar olduğunu kanıtlayacak ve ek olarak Nolan Goldmann'ı da kızdırmış olacaktı. Bir daha bu ülkeye ayak basma düşüncesini unutsa iyi olur!