Frankie beni Lupa'daki öğle yemeği vardiyasına götürürken, bu sabah aramızda geçmiş olabilecek ya da olmayabilecek hiçbir şeyden bahsetmiyor. Gözümün ucuyla onu dikkatle izliyorum, herhangi bir ipucu ya da işaret arıyorum ama...
Hayır, gerçekten hiçbir şey yok. Frankie tam bir sır küpü, değil mi? Onu izliyorum, sohbet edip şakalaşmasını dinliyorum, sık sık yaptığı gibi gündelik bir monolog sürdürü
















