Lily, genellikle azarlayıcı bir ton ve keskin bir bakışla konuşan Hazel'ın karşısında oturuyordu. "Ya bunun Xavier'le bir ilgisi varsa?" diye sordu. "Çocukça davranma." Hazel otoriter bir şekilde konuşarak ayağa kalktı. "Sana defalarca söyledim, erkeklerin dışarıda işi zor. Anlayışlı ve düşünceli olmalısın. Her seferinde öfke nöbetleri geçirmeyi bırak." İki yıl boyunca Lily, Xavier'in ilgisizliğine ve soğukluğuna sessizce katlanmıştı. Daha önce şikayet etmişti ama her seferinde Hazel onu bu tür sözlerle susturmuştu. Onu bu iki yıl boyunca ayakta tutan şey, Xavier'e olan ilk aşkıydı; zamanla derinleşen bir duygu. Lily merak ediyordu: Xavier onu aldatmamış olsaydı, Hazel ile aynı zihniyete girip, eşitsiz bir evlilikte boyun eğen bir eş olur muydu? 50'sine yaklaşan ama 30'larında gibi görünen Hazel, zarafetin vücut bulmuş haliydi. Birçok sosyete kadını onun genç görünümünü ve kusursuz fiziğini kıskanıyordu. Ama işin dışarıdan görünümü böyleydi. Joyner malikanesine döndüğünde Lily, Hazel'ın farklı bir yüzünü görüyordu; kendi evinde kurallara uymak zorunda olan en güçsüz kişi. Lily, Hazel'ın kamusal alandaki cazibesini hiç kıskanmadı, Hazel'ın kapalı kapılar ardında dimdik durmakta zorlandığını biliyordu. "Eve dön ve Xavier'den özür dile. Onu kızgın bırakma," dedi Hazel, tekrar yerine oturarak. Lily'ye bir yandan hayal kırıklığı, bir yandan da endişeyle baktı. Sonuçta Lily onun kızıydı. Tonunu yumuşatarak, "Bir kadının hayatı kocasına bağlıdır. Xavier sayesinde iyi yaşamıyor musun?" dedi. Sözleri Lily'ye Xavier'in küçümseyen gözlerini hatırlattı. "Sana aylık 500 bin dolar harçlık veriyorum ve tek yapman gereken bitkileri sulamak ve benimle yatmak. Bundan memnun değil misin?" Bunu her hatırladığında, kalbinde keskin bir sancı hissediyordu. Xavier'in ev hanımı olmaktan ve onun üstün tavırlarına katlanmaktan rahatsız değildi, ama onu sevmediğini bilseydi asla onunla kalmazdı. Lily dudağını ısırdı, gömleğinin eteğini sıktı, gözleri kararlılıkla sertleşti. "Anne, kadınlar hakkında gerçekten bu kadar mı düşünüyorsun?" Hayden'ın sesi merdivenlerden yankılandı. Kollarını sıvadı ve rahat bir şekilde aşağı indi. "Artık herkes erkeklerle kadınlar arasındaki eşitlikten bahsetmiyor mu?" Hazel'ın tonu onunla konuşurken yumuşadı, içinde bir parça sevgi vardı. "Hayden, bu seni ilgilendirmiyor." Lily'nin kardeşi Hayden Joyner, ondan iki yaş küçüktü. Ailenin gözbebeğiydi. Lily, Hazel'ın defalarca kız olarak doğduğunda tüm ailenin hayal kırıklığına uğradığını söylediğini duymuştu. Hazel o kadar üzülmüştü ki onu emzirmemişti bile ve Lily'yi doğurduktan sadece bir ay sonra hemen başka bir hamileliğe hazırlanmaya başlamıştı. Neyse ki, bir buçuk yıl sonra Hayden'ı doğurdu ve ancak o zaman Joyner Hanım olarak yerini sağlamlaştırdı. Lily kalbinde bir acı hissetti, ancak Hazel'ın sözlerinde veya ifadelerinde hiçbir pişmanlık izi göremiyordu. Aksine, bir gurur vardı; Hayden'ın ailenin adını taşıyabilecek bir oğul olmasından duyduğu gurur. Lily ve Hazel'ın değerleri uyuşmuyordu ve Lily şu anda Xavier'in sadakatsizliğini açıklasa bile Hazel onun yanında olmazdı. "Babam beni neden istedi?" dedi Lily, bu konuşmadan yorularak ayağa kalktı. Hazel daha fazla konuşursa, onlara Xavier'den boşanacağını söylemek zorunda kalacağından korkuyordu. "Gezisinden bazı yöresel lezzetler getirdi. Bugün Fulton Malikanesi'ne geri dönüyorsun, değil mi? Onları kayınvalidenlere götür." Hazel, ayrılma girişimini anladı ve onu tekrar ders vermek için oturttu. "İki yıldır evlisin ve henüz bir bebek belirtisi yok. Baban seni bir doktora götürmem gerektiğini düşünüyor." Birkaç gün önce, Lily'nin babası Bobby Joyner, Xavier'in Sarah için büyük bir doğum günü partisi verdiğine dair haberleri görmüştü. Lily'nin evlilikteki konumunun istikrarsız olabileceğinden endişelenmişti. Ancak hamilelikten bahsetmek, Lily'nin ruhunun bir parçasının yırtılması gibi hissettiriyordu, açık bir yara gibi. Xavier ona doğum kontrol hapları vermişti ve her cinsel ilişkiden sonra onu içerken izlemişti, şu anda bir çocuk sahibi olmak için çok meşgul olduğunu ve birkaç yıl daha beklemek istediğini söylemişti. Şimdi geriye dönüp bakıldığında, acı verici olsa da, Lily rahatlamıştı; en azından, ayrılmaya karar verirse onu ona bağlayan çocuklar olmayacaktı. "Sonra konuşuruz," dedi Lily, ayağa kalkarak Hazel'ı hediyeyi acele etmeye çağırdı. Hazel eşyaları toplarken sonsuz gevezeliğine devam etti. "Bunu çok hafife alma, Lily. Xavier çok seçkin. Her zaman ona yakınlaşmaya çalışan kadınlarla çevrili. Eğer bir çocuğun olursa, konumunu sağlamlaştırırsın ve onun evliliğinizi alenen kabul etmesini sağlarsın. Bu, diğer kadınların araya girmesini engeller!" Lily sessiz kaldı, ancak Hazel bir yanıt görmeyince hediyeleri geri çekti. "Güvenilir bir doktor bulacağım ve seni kontrol ettireceğim. Hayır diyemezsin!" "Randevu ayarladığınızda konuşuruz. Şimdi gidiyorum," dedi Lily, kaçmayı umarak. Hazel, doktor randevusuna katılmayı kabul etmezse eşyaları ona vermeyi reddetti. İstemeyerek, Lily kabul etti, "Tamam, randevuyu ayarladıktan sonra konuşalım. Şimdi gidiyorum." Hayden, her zamanki fırsatçı haliyle ceketini kaptı ve onu takip etti. "Bugün buraya arabayla gelmedin mi, Lily?" diye sordu Hayden, siyah spor arabasına binerken. Genellikle, Joyner malikanesine geri döndüğünde, Lily arabasını Hayden'ınkinin yanına park ederdi. Ancak bugün, her zamanki park ettiği yer boş olmakla kalmayıp, araba yolu da tamamen temizdi. Lily yolcu tarafına yürüdü ve kapıyı açtı. "Araba kullanmıyorum. Beni sadece otobüs durağına bırak." Hayden motoru çalıştırdı ve göz ucuyla ona baktı. Araba araba yolundan çıkıp trafiğe karıştığında, "Lily, bir şeyler mi oldu?" diye sordu. "Neden böyle soruyorsun?" diye yanıtladı Lily, umursamaz görünmeye çalışarak. "Ne olabilir ki?" Hayden, kaygısız olmasına rağmen keskin bir içgüdüye sahipti. "Normalde, Annem söylenirken biraz tartışırsın ama sonunda ona katılırsın. Bugün her şeyden kaçınıyorsun. Ne kadar kaçmaya çalışırsan, bir şeylerin olduğunu o kadar biliyorum." Lily bu kadar şeffaf olduğunun hiç farkında olmamıştı. Kardeşiyle birlikte o dar alanda otururken içinde bir pişmanlık dalgası yükseldi. Saklayamadığı bir his üzerine çöktü. Onu anlayan Hayden, üstelemedi, ancak sözleri hala acıttı. "Üniversiteden mezun olup en iyi tasarım şirketinde işe girdiğin zamanı hatırlıyor musun? Senin için çok mutlu olmuştum. Ama sonra evliliği seçtin ve ev hanımı oldun. Söylemesen de mutlu olmadığını anlayabiliyordum." Hayden başını kaşıdı, ince olmaya çalışarak. "Neler olduğunu bilmiyorum ve seni konuşmaya zorlamaya çalışmıyorum. Sadece bilmeni istiyorum; hayatta evliliğinden daha fazlası var." Lily ne söylemeye çalıştığını anladı. Tüm enerjisi Xavier'e odaklanmıştı ve asık suratı onunla ilgiliydi. Hayden onu Xavier'i dünyasının merkezi yapmamaya teşvik ediyordu. "Vay canına! Tüm bu bilgeliğinle sen, Hayden," dedi Lily, konuyu saptırmaya çalışarak. "Kendi geleceğini henüz çözdün mü?" Hayden koltuğuna yaslandı. "Babam aile şirketine katılmamı istedi ama ben ona meraklı değilim. Bazı arkadaşlarımla bir oyun geliştiriyorum. Bunu ciddiye almadığımı düşünme. "Oyun endüstrisi patlama yaşıyor ve biz başarılı olduktan sonra arkanı kollayacağım. Xavier'in saçmalıklarıyla uğraşmak zorunda kalmayacağız. Onun yüzünden neden hayallerinden vazgeçesin ki?" Hayden tutkuyla konuştu, gözleri Lily'nin bir zamanlar iş teklifini aldığında sahip olduğu enerjiyle parlıyordu. Joyner ailesindeki cinsiyet ayrımcılığı her zaman belirgindi. Lily her zaman daha aşağı çocuk olarak görülmüştü. Yine de Hayden ile güçlü bir bağ paylaşıyordu. Bobby büyürken sadece Hayden'a en sevdiği atıştırmalıkları getiriyordu, Lily'yi dışarıda bırakıyordu. Hayden o zamanlar bunun ne anlama geldiğini anlamamıştı, ancak büyüdükçe gizlice Lily'ye ne yemeyi sevdiğini sormaya başladı, sonra Bobby'den onu kendisi için almasını istedi. Bu yüzden Lily, tanınmış bir tasarımcı olma hayali de dahil olmak üzere Hayden'a birçok şey anlattı. Araba sürerken Lily, Hayden'ın sözlerinin ağırlığının ruhunu kaldırdığını hissetti. Uzun bir aradan sonra ilk kez hafifçe gülümsedi. Maryanne'in dairesinin yakınına geldikten sonra Lily arabadan indi ve Maryanne'in yerine doğru gitmeden önce Hayden'ın arabayla uzaklaşmasını izledi. Tam yukarı yürürken telefonu çaldı. Fulton Malikanesi arıyordu. "Fulton Hanım, bir şeyler ters gidiyor. Fulton Malikanesi yanıyor... Fulton Hanımefendi, o..." Panik içinde bir ses geldi telefondan. Lily hediye kutusunu sıkıca tuttu. "Ne oldu? Büyükanne dağa çıkmamış mıydı?" "Lütfen sormayın, sadece... Ah, lütfen Bay Fulton ile iletişime geçin ve onu çabuk geri getirin!" Fulton Hanımefendi, Xavier'in büyükannesi Edith Miller'dı. Lily hızla telefonu kapattı, bir Uber çağırdı ve ardından Uber'inin gelmesini beklerken Xavier'in numarasını çevirdi.