Flynn'in zihni, şok edici ifşaattan sonra kendini toparlamaya çalıştı. Önce bazı önemli şeyleri doğrulaması gerekiyordu. "Eğer ebeveynlerinizle herhangi bir iş bağlantınız yoksa, ebeveynlerinizin en büyük rakip şirketimi yönetmesi beni rahatsız etmezdi. Ancak, eğer onlarla ticari anlamda bir bağlantınız varsa, bu benim için zor olurdu," dedi yavaşça. Bu eşsiz bir durumdu ve nihai bir karara varmadan önce dikkate alması gereken pek çok şey vardı. Lucas'ın nitelikleri mükemmeldi ve tüm o eğitimden geçip, bir noktada miras alması beklenen ebeveynlerinin şirketinde çalışmakla ilgilenmemesi garipti. "Yok. Daha yeni geri döndüm, istesem şirketlerinde bir işim olabileceğini söylediler, ama reddettim. Bir şeyleri kendim yapmak istiyorum, bana verilmesini değil," diye açıkladı Lucas. Flynn'in Lucas hakkındaki tahmini daha da arttı. Nazik ve çalışkan biriydi ve ona yakınlaşmak için hiçbir şey yapamaması utanç vericiydi. Zaten Lucas'ın ona romantik bir ilgisi bile olmazdı. O an, kapıda sert bir vuruşla bölündü ve ardından kapı kuzeni tarafından açıldı. Sarah asla bir cevap beklemezdi ve geldiği her zaman duyulabilirdi. "Burada bir süredir biriyle olduğunu duydum, bu da ondan önce gelen herkes düşünüldüğünde iyi bir işaret," dedi hevesle. "İlerleme kaydettin mi?" Lucas, ona bakmak için arkasını döndü. "Beni iki pozisyon için işe almak istiyor," diye bildirdi ona bir parça gururla. Sarah'ın mükemmelce düzeltilmiş kaşları alnında çok yükseğe kalktı ve Lucas ayrıldığında bir soru bombardımanına tutulacağını biliyordu. Kuzeni, kısa boyuna göre çok gürültülüydü, bu da ona hiç ulaşmamıştı. "Kuzenimden böyle bir muamele görmek için çok önemli biri olmalısın," diye yorum yaptı. "Bu doğru mu?" "Doğru," diye yanıtladı Flynn. "Ancak, Bay ve Bayan Albury'nin çocuğu. İş anlamında onlarla hiçbir ilgisi olmadığını söylüyor." Sarah'ın kaşları daha da yukarı kalktı ve normal haline dönmeden önce yüzünden garip bir ifade geçti. "Anlıyorum," dedi yavaşça. "Albury's Confections'ta çalışmak yerine burada çalışmak istediğinden emin misin?" "Kuzeniniz için her şeyi yapmaya hazırım," diye yanıtladı Lucas pürüzsüzce, beraberinde bir göz kırpmasıyla. Flynn'in gözleri kısıldı. Yoksa… Lucas onunla flört mü ediyordu? Yoksa Lucas eşcinsel miydi? Sarah bu söze çığlık attı, bu yüzden flört olması gerekiyordu. Kuzeni insanları eşleştirmeye bayılırdı. Genelde onu dahil etmekten kaçınırdı. Sarah, gizlice sinirlendiğinde fark etmekte iyiydi. "Hala burada çalışmaktan memnunsan, Sarah ile bir sözleşme ayarlayacağım ve yarın gelebilirsin," dedi sakin bir şekilde. O gece pek uyuyamayacağını biliyordu. Zihni, Lucas'ın söylediği her şeyi analiz etmek ve anlam çıkarmakla çok meşgul olacaktı. "Burada çalışmaktan son derece memnunum," diye yanıtladı Lucas. "O zaman sizi ikinizi rahat bırakayım." *** "Pasta muhteşem," diye yorum yaptı Sarah hayranlıkla bir ısırık aldıktan sonra. "Fikrini değiştirip ona iki işi de teklif etmene şaşmamalı." Flynn, yorumuyla gururlandı. İltifatları her zaman severdi. "Potansiyeli gördüğümde biliyorum. Ancak tam olarak planlanan şey değildi, ayrı bir çikolata ustası ve pastacı istiyorduk, böylece iş yükü eşit olurdu," diye gözlemledi. "Boşlukları doldurmak için ekstra bir personel daha işe almak zorunda kalacağız," diye yanıtladı Sarah. "Pastanın birazını eve götürebilir miyim?" Flynn pastayı ondan uzaklaştırdı ve kutusuna geri koymaya başladı. Sarah, bir şey istediğinde tazı gibiydi. "Uşağın fikrini almak istiyorum," dedi. Sarah homurdandı ve uzun siyah saçlarını küçümseyerek ona doğru savurdu. "Hayır, sadece hepsini yemek istiyorsun," diye düzeltti. "Henry'nin birden fazla dilim yemesine izin verirsen şaşırırım." Henry onun uşağıydı ve okulunu bitirdikten sonra teyzesinin evinden taşındığından beri onunla yaşıyordu. Henry, ebeveynlerinin uşağıydı ve şirketi yönetirken yaşadığı ilk zorluklarda özellikle yararlı olan bir teselli ve tavsiye kaynağıydı. "Henry pastayı iki dilim yiyecek kadar sevmiyor," diye karşılık verdi. Sarah çay fincanına uzandı ve tekrar konuşmadan önce büyük bir yudum aldı. "Tartışmamız gereken fil var odada." Flynn tam olarak neden bahsettiğini biliyordu. "Lucas Albury'nin ebeveynleri için casus olarak çalıştığını düşünmeliyiz, Albury ailesinin eksantrik olduğunu duydum." Kuzeni çay fincanını dikkatlice yerine koydu ve bir mendille ağzını sildi. Bu genellikle ciddi olduğu anlamına geliyordu. "Bunu benden önce fark ettiğini ve bir planın olduğunu varsayıyorum. Gerçi, casus olarak çalıştığını sanmıyorum, her şey samimi geldi." Flynn de ona katılmaya meyilliydi. Lucas bir endüstri casusu olarak çalışan biri gibi görünmemişti. Bunun yerine onunla flört etmekle daha çok ilgileniyor gibiydi. Bu daha mı tehlikeliydi? "Ebeveynlerinin onu casus olarak göndermesinin faydaları hakkında dikkate alınması gereken bazı noktalar var. El yapımı çikolatalar içeren bir işyeri açtığımızı tahmin edebilmeleri gerekir - aktif olarak personel alıyoruz. Ayrıca bir yer satın aldık, bu da sıradan yollarla öğrenebilecekleri bir şey. Lucas'a henüz gizli bir şey söylemedik ve su geçirmez bir sözleşme imzalayana kadar da söylemeyeceğiz. Casus olması için hiçbir neden yok," dedi. "Çünkü içeriden bilgi edindiğinde, çok katı bir sözleşme altında olacak," diye özetledi Sarah. "Aynen öyle." Sarah, Flynn pastasını bitirirken çikolataların kalıntılarına baktı. Pastayı bitirene kadar tekrar konuşmadı. "Lucas sana düşkün görünüyordu. Çok düşkün," dedi. Flynn ona eşcinsel olduğunu hiç söylememişti ve yakın çalışmaları nedeniyle fark edeceğinden korkuyordu. Lucas sırrının sonu olabilirdi. Zihni, onu şimdilik oyalamaya yarayacak cevabı seçti. "Bir daha böyle şakalar yaparsan, bir daha pasta yiyemezsin." Sarah dudak büktü ve konuşmayı iş konularına geri çevirdi. Son yarım saat Lucas'ın sözleşmesini hazırlamakla geçti. Sözleşme, gizlilik bölümüne gelene kadar normal bir standart izledi. Flynn, aklına gelebilecek en güçlü caydırıcıları ekledi. Sözleşme son bir kontrol için Sarah'a geri verildi. Kaşları sonunda alnında çok yukarıdaydı. "Yani eğer bilgi sızdırırsa, bir milyon pound para cezası ödemek zorunda ve 2 yıl boyunca başka bir şirkette benzer bir pozisyonda çalışamaz mı?" Flynn omuz silkti. "İkimiz de yasal olduğunu biliyoruz ve güçlü bir caydırıcıya ihtiyacımız var." *** "Bu pastayı yapan kişiyi mi işe aldın?" diye sordu Henry nazikçe. Doğduğundan beri onunla ilgilenen kişinin gözlerinin içine baktı ve başını salladı. Ondan hiçbir şey saklayamayacağını hissediyordu. Eğer Henry eşcinsel olduğunu anlamışsa, hiçbir şey söylemeyecek kadar nazik davranmıştı. "Onu işe aldım," diye yanıtladı. "Çikolataları da aynı derecede iyi. Pasta sadece eve getirdiğim kısım." "Pastaya göre iyi bir seçim yaptığını düşünüyorum," diye yanıtladı Henry ve umutla pasta standına baktı. "Sanırım bir dilim daha yiyebilirim." Flynn pasta standını erişemeyeceği bir yere taşıdı. "Sen pastayı pek sevmezsin, sana yazık olur." Henry ona gülümsedi. "Hiç değişmiyorsun," diye yorum yaptı. "Ama, memnun olmadığın bir şey mi var? Gergin görünüyorsun ve sonunda pozisyon için birini bulmanın endişelerini gidereceğini düşünmüştüm." Henry onu gerçekten nasıl okuyacağını biliyordu. "İşe aldığım kişinin adı Lucas Albury." "Frederick ve Maria Albury'nin oğlu mu?" diye sordu Henry. Henry çok çabuk kavrıyordu ve her zaman ona değerli içgörüler sağlıyordu. Bir gün Henry kadar keskin olmayı umuyordu. "O," diye doğruladı. "Mülakata geldi ve açıkça oradaki en iyi adaydı. Hem çikolatacı hem de pastacı rolünü kabul etti. Sadece sırları ebeveynlerine sızdırması konusunda endişeliyim." Gittiği anlatı buydu. Endişelenmesi onun için daha beklenen bir şeydi. Lucas'ın çekiciliği konusunda endişelendiğini Henry'nin fark etmesini istemiyordu. Henry önünü görmekte gecikmedi. "Bundan endişelenmiyorsun, bunun bir sözleşmeyle kapatılabileceğini biliyorsun. Endişelendiğin başka bir şey var." "Henüz ne olduğunu çözemedim..." dedi ve kendine bir dilim pasta kesti. Pastayı daha çok yiyerek kendini meşgul etti ve bu Henry tekrar konuşana kadar bir dikkat dağıtıcı olarak işe yarıyor gibiydi. "Lucas Albury çekici mi?" Flynn keskin bir şekilde yukarı baktı. Henry'nin yüzünde hafif bir gülümseme vardı. Kalbi kısa bir süre atmayı bıraktı. Belki de Henry onun hakkında bildiğinden çok daha fazlasını biliyordu. Cevabı dikkatli olmak zorunda kalacaktı. "Eğer geleneksel standartlara göre düşünürsen, çekici olarak kabul edilebilir," diye yanıtladı temkinli bir şekilde. "Meredith bana fikirlerinin bir özetini verdi ve görünüşe göre en yakışıklı adaydı." "Onunla daha önce tanıştın," dedi Henry gizemli bir şekilde. "Son tanıştığında olanlara dayanarak tekrar tanışmış olmanız çok ilginç."