Peter'ı dinlenme odasında buluyorum, sırtı bana dönük kahve makinesiyle uğraşıyor. Taze demlenmiş kahvenin kokusu havayı dolduruyor, sıcak ve tanıdık, ama midemdeki huzursuzluğu pek yatıştırmıyor. Derin bir nefes alıyorum, yapmamız gerektiğini bildiğim konuşmaya kendimi hazırlıyorum.
"Selam, Peter," diyorum, odaya girerken ses tonumu rahat tutmaya çalışarak.
Omuzunun üzerinden bakıyor, ağzının bir
















