Aniden, derin bir hüzün dalgası onu sardı ve birkaç hafta önce, onun oturma odasında kocaman bir gülümsemeyle kendisini bekleyip, “Maximus, yemek hazır! Hadi, rahatına bak ve yiyelim!” dediğini hatırladıkça nefesi daralmaya başladı.
O geniş gülümsemesi, sadece ona bakmakla bile kendini rahat hissetmesini sağlıyordu. O gece, akşam yemeğinde özel, sıcak bir dokunuş vardı.
"Bugünün ne olduğunu hatı
















