Anna, Büyükannesi Dawson'ın yanındaki koltuğuna oturdu. Önünde Liam, yanında ise Bryan vardı. Bryan, kalbindeki memnuniyetsizliği bastırarak, gergin dudaklarını zorla bir gülümsemeye çevirdi. Yumuşak bir tonla sordu, "Anna, ameliyattan yeni çıktın. Kaçınman gereken bir yiyecek var mı?" Böylesine şefkatli bir nişanlıya sahip olmak, Anna'yı birçok kadının kıskançlığı haline getirmişti. Buna rağmen, Anna sadece kısa bir mırıltıyla cevap verdi. Konuklar arasında biri fısıldadı, "Tipik bir Hamilton. Geldiği anda hemen tepemize çıktı." "Haha, sonuçta Lincoln Grubu'nun varisi. Lincoln Grubu son birkaç yıldır biraz sallantıda olsa da, aç bir deve bir attan hala daha büyüktür. Statüsü buradan geliyor." "Ah, onu bu kadar özel yapan şey buymuş demek." Liam'ın gözlerinde derin bir ifade belirdi. Karmaşık ifadesi, gerçek duygularını deşifre etmeyi zorlaştırıyordu. Liam'ın karşısında oturan Anna, son derece gergin ve rahatsız hissediyordu. Yemek masası geniş değildi—Anna biraz öne eğilse, Liam'ın çekici yüzündeki gözenekleri bile görebilirdi. Liam, Anna'nın endişesini fark etti. Dudakları oyuncu bir sırıtışa dönüştü. Boğazını temizledi. Anna anında başını kaldırdı ve Liam'ın hilal şeklindeki gözleriyle karşılaştı. Sanki kurnaz bakışları, 'Doğruca inime girdin' der gibiydi. Anna kaçma isteği duydu. Oturduğu yerde kıpırdandı. Avuç içleri soğuk terle kaplıydı. Büyükannesi Dawson gülümsedi ve dedi ki, "Bu masada hepimiz aileyiz. Bu kadar resmi olmaya gerek yok. Hepinizin yanımda olması, isteyebileceğim en büyük lütuf." "Büyükanne, bunu sen söyledin! Her gün seni ziyarete geldiğimizde, bizi sinir bozucu olduğumuz için kovma sakın!" diye takıldı Amelia. "Büyükanne, ben de seni her gün ziyarete geleceğim!" diye telaşla bağırdı Chloe. Fırsatı görmüş ve yakalamıştı. Uzak bir akraba şaka yaptı, "Artık Bryan'ın bir nişanlısı olduğuna göre, seni şımartmaktan seninle vakit geçirmeye vakti olmayacak, Büyükanne. Onun yerine ben sana eşlik edeyim." Chloe gülümsedi ve dedi ki, "Büyükanne, şarkı söyleyebilirim, dans edebilirim. Her gününün neşeyle dolu olduğundan emin olacağım!" Torunlarının kendisiyle vakit geçirme şansı için kavga ettiğini gören Büyükannesi Dawson'ın yüzü kulaklarına kadar gülümsedi. "Tamam, tamam. Hepiniz çok iyi çocuklarsınız..." Yemek masasında atmosfer kahkaha ve neşeyle dolu gibi görünüyordu, ancak gerçekte birçok kadın hala Liam'a sabitlenmiş gözlerle sinyaller gönderiyordu. Yine de, Liam onlara göz ucuyla bile bakmadı. Bu, kadınları Liam'ın aslında eşcinsel olduğuna daha da ikna etti. Moralleri bozulan kadınlar ilgilerini kaybetmeye başladılar ve hepsi bunu düşünüp duruyorlardı. Bu arada, Liam'ın bakışları önündeki kadına sabitlenmişti—başka birine bakmaya vakti yoktu. Konuklar birbiri ardına ana masaya gelerek Liam ve Büyükannesi Dawson ile kadeh kaldırdılar. Büyükannesi Dawson zaten 70 yaşındaydı, bu yüzden Liam konukların ana hedefi haline geldi. Sonuçta, kim kızını Ackman prensiyle evlendirme fırsatını istemezdi ki. Yine de, Liam'ın kayıtsız tavrı, konukların çoğunun bu tür yaklaşımlarda bulunmasını engelledi. Yaydığı aura, açıkça onlara uzak durmalarını söylüyordu. Hala onunla kadeh kaldırmaya cesaret edenler vardı, ancak Liam yalnızca yarım ağızla cevap verdi. Kadehinde ki kırmızı şarabın bütün gece ona yetecekmiş gibiydi. Anna'nın kadeh kaldırma sırası geldiğinde, Büyükannesi Dawson gülümsedi ve bileğindeki zümrüt bileziği çıkardı. Anna'nın bileğine taktı. "Anna, bu bilezik bir Dawson ailesi yadigarı. Henüz evli olmadığınızı biliyorum, ama bunu sana şimdi vermek istiyorum!" Masadaki herkes şaşkına döndü. Büyükannesi Dawson'dan bileziği almanın ne anlama geldiğini biliyorlardı. Bu, Büyükannesi Dawson'ın onu resmen gelin olarak kabul ettiğinin bir göstergesiydi. Aynı zamanda, bu iki aile arasındaki birliğin, sadece bir çıkar evliliği kadar basit olmadığını da kanıtladı. Görünüşe göre Dawson ve Hamilton ailesinin önünde parlak bir yol vardı. Chloe'nin gözleri kıskançlık ve öfkeyle doluydu. Dawson ailesinin gelini olması gerekenin kendisi olduğuna inanıyordu, Anna değil! Anna'ya döndü. 'Bryan'ın en çok sevdiği kişi benim! Anna Hamilton, şu anda sahip olduğun her şey sonunda benim olacak!' İçinde kıskançlık alevleri yükseldi. Chloe patlayacak gibi hissediyordu. "Hey, Anna. Acele et ve Büyükanne'ye teşekkür et. Güvende tut, tamam mı? Böylesine değerli bir şeyi kırman korkunç olurdu." Nicole bile acılığını gizlemekte zorlandı. Anna reddedecekti, ancak Bryan aniden Anna'nın yerine teşekkür etti. "Teşekkür ederim, Büyükanne. Gelecekte size kesinlikle iyi bakacağız." Bryan bunu söylerken Anna'nın elini bile tuttu ve ona şefkatli gözlerle baktı. Anna kaçmak istedi, ancak Bryan onu sıkıca tuttu. Yumuşak bir şekilde fısıldadı, "Büyükannenin bileziği bir pranga gibi—bir kere taktın mı, kaçış yok! Anna, seni tüm kalbimle seveceğim." Kalbinde keskin bir acı hissetti. Eğer bu daha önce olsaydı, Anna'nın gözleri sevgili nişanlısı bu kadar çok misafirin önünde böylesine romantik sözler söylerken gözyaşlarıyla dolardı. O anda, gözleri de yaşlarla doluydu, ancak bunlar sevinç gözyaşları değil, acı ve keder gözyaşlarıydı. "Ah, küçük Anna'mızın gözleri sevinçten kızarıyor!" Büyükannesi Dawson'ın gözleri hilal şeklinde kıvrılmıştı. Anna hızla başını kaldırdı, gözlerindeki yaşlarla savaşarak. Gülümsedi ve dedi ki, "Teşekkür ederim, Büyükanne." Başını kaldırdığı anda, tekrar Liam'ın dondurucu gözleriyle karşılaştı. O anda, bakışları buz gibi hançerler gibi, bıçak kadar keskin. Anna'yı oldukça korkuttu. Hızla elini Bryan'ın elinden çekti. Ancak o zaman Liam'ın ifadesi yumuşadı. Ancak, derin gözleri hala ona sabitlenmişti, sanki onu bir uçuruma çekiyormuş gibi. Ondan uzaklaşmak zordu... "Tebrikler, Bryan. Ama Anna'nın ellerini sıkı tutsan iyi olur. Ona iyi davran. Onun değerli bir altın olduğunu unutma," diye alaycı bir tonda, küçümsemeyle dolu bir şekilde takıldı Amelia. Büyükanesinin bileğindeki zümrüt bileziğin sonunda evlendiğinde kendi çeyizi olacağını düşünmüştü hep. Şaşırtıcı bir şekilde, Bryan ile evlenmeden önce Anna'ya verildi! O da büyük Dawson ailesinin değerli kızıydı—Anna'yı ondan daha iyi yapan neydi ki? Amelia elindeki şarap kadehini sıkıca tuttu. Bütün kadehi tek seferde içti. "Güzel şaka, Amelia. Anna beni çok seviyor. Ayrıca, mezun olduğunda evlenmek için zaten bir söz verdik." Bryan herkesin duyduğundan emin olmak için yüksek sesle konuştu—Anna ile olan ilişkisinin engebeli bir dönemde olduğunu kimsenin düşünmesini istemiyordu. Bryan kolunu Anna'nın ince beline doladı. Anna donup kaldı, ancak bu kadar çok insan izlerken onu itemedi. Liam'ın kayıtsız gözleri, Anna'nın belindeki kola sabitlenmişti. Bakışları daha da soğudu. Aniden Liam bağırdı, "Ellerini kendine sakla!" 'O benim kadınım!'