Ev, mermer zeminde topuklarımın hafif tıkırtısı dışında, ürkütücü bir sessizliğe bürünmüştü. Bu, iç rahatlatan bir sessizlik değildi. Aksine, fırtına öncesi sessizliği gibiydi—henüz hazır olmadığım bir fırtına.
Adrian’ın çalışma odasının kapısında durdum, onun masasında kâğıtları gözden geçirmesini izledim. Yukarı baktı, keskin gözleri benimkilerle buluşunca yumuşadı.
"Geç kaldın," dedi, sandalyes
















