"Gidiyorum, Adrian."
Kelimeler ağzımdan çıktıkça ağırlaştı, sanki gölün dibine batan taşlar gibi. Söylemeyi planlamamıştım, ne bu sabah, ne de o kadar yakınımda durup sanki bir şeylerin ters gittiğini zaten biliyormuş gibi bakarken. Ama kelimeler bir kere çıktıktan sonra geri alamadım.
Adrian'ın bakışları masasındaki kağıtlardan kalktı, gözleri hafifçe kısılırken sanki beni doğru duymamış gibiydi.
















