Küçük bir kafede oturuyordum, ılık güneş ışığı masanın üzerine yumuşak ışınlar düşürüyor, kahvemden çıkan buharı narin spiraller halinde yükseltiyordu. Kaşığımı dalgınca karıştırırken fincanın kenarına vurdum, düşüncelerim de en az onun kadar amaçsızca dönüp duruyordu. Üzerimde baskı kuran karar, tepemde asılı duran, sürekli ve ağır bir fırtına bulutu gibiydi. Adrian'ın sözleri zihnimde tekrar çal
















